CHP... 'Özel strateji' Bu maya tutar mı

Özgür Özel'in genel başkan olması ile başlayan, CHP'nin klasik kalıplarını aşan bir süreç var. Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı ve cumhurbaşkanlığı makamını doğrudan hedef almayacağını söyleyen ama AK Parti'ye ve Hükümet politikalarına sert muhalefet edeceğini ilân eden aktör konumunda.
Halihazırda... CHP'nin siyasal kredi ile kazandığı seçmeni elde tutma ve daha geniş tabana açılma arayışının, iyi ambalajlanmış bir özeti ile karşı karşıyayız.
İdeolojik kamplara sıkışmak veya toplumsal kırılmalara takılmak yerine esnek politik yaklaşımlar sergilemek hiç de fena fikir değil. Bilindik CHP söylemini ve yöntemini arka plâna iten, farklı toplum kesimlerinin temel meselelerine odaklanmayı önceleyen bu model gerek muhalefet gerekse iktidar için yeni bir durumu ifade ediyor
Örneğin CHP'nin, "emekliler, atanamayan öğretmenler ya da asgari ücretliler" üzerine kurulu kitlesel miting düzenleme kararı artı ve eksi yönleri ile analiz edilmeye değer.
Özel metodolojisi açısından bakarsak...
Belirli toplumsal grupları merkeze alan girişimler, "dünya görüşüne, memlekete, meşrebe, eğitim düzeyine" göre ayrışabilen insanları bir ortak paydada buluşturabilir.
"Milletin derdini dillendiren parti algısı", CHP'nin dünden bugüne güvensizlik üreten faktörlerini bir süre baskılayabilir.
Kamuoyunda karşılık bulacağı umulan politik açılımlar, -şu ya da bu ölçüde- Hükümet tarafından hayata geçirilirse CHP kanadı, konjonktürel hasılattan siyasi payını alabilir.
Bu ve benzeri başlıkları çoğaltmak tabii ki mümkün...
Manzaraya, AK Parti ile en az bir defa yolu kesişmiş, şu an kırıklık yaşayan seçmen gözüyle bakarsak...
CHP mitingleri, katılımcı profili ile dar kalıplara oturabilir. Yani toplumun değişik katmanları, CHP'nin ne yapmak istediğini anlayana kadar mesafeli durabilir.
Bir problemi çözmek ile o problemi araçsallaştırmak arasındaki kritik eşik ise seçmenin duyarlılıklarını manipüle etme çabası olarak yorumlanabilir.
CHP markası altındaki mitingler, marjinal örgütler ve müzahir unsurların arenasına dönüşebilir veya seçmen hassasiyetinin kısa vadeli siyasal çıkarlar için kullanıldığı kanaati yerleşebilir.
Elbette...
Muhalefetin, demokratik siyaset adına hareketlenmesi, partiler arasındaki rekabeti artırır. Demokratik yarışın kazananı da halk olur.