Türkiye Yüzyılı: 'Yarın değil, hemen şimdi'

Bir asır önce Atatürk'ün hafızalara kazınan o cümlesi ile başladı büyük ve zorlu yolculuk: "Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir!" Ve 99 yıl sonra dün... 28 Ekim 2022... Halkın seçtiği 1. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın çağrısı: "Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda demokrasimizi, katılımcı demokratik bir Cumhuriyet kimliğiyle taçlandıralım!.." Bu, öyle bir çağrı ki... "Gelin, Türkiye Yüzyılı vizyonunu birlikte inşa edelim. Yeni bir milli mutabakat zemini haline dönüştürelim" diyor. Ve ardından daha büyük bir coşkuyla devam ediyor: "Gelin Türkiye Yüzyılı'nda ülkemizi herkesin kendi yankı odasından çıkıp birbirini dinlediği, birbirini anladığı, birbirine saygı duyduğu bir yer haline getirelim... Asırlardır gerilemeyle, yıkılmayla tarif edilen ülkemizin yükseliş dönemini başlatalım!" Evet, -çok isabetli bir şekilde- Türkiye Yüzyılı Vizyonu, dünyanın yeni ve hayati meydan okumalarla karşı karşıya olduğu bir dönemde açıklandı. Bu program her satırıyla Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına güçlü bir başlangıç yapma iradesini de yansıttı. Üstelik bu belge, Türkiye'nin sınırlarını aşan evrensel vurgusuyla özgün karakter kazandı. Öyle ki... Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı çerçevesini küresel adalet ve huzur zeminine de bina etti. Ve devrimci bir dil kullandı: "Türkiye Yüzyılı'nın, ülkemizle birlikte bölgemizden başlayarak dünyanın her yerine demokrasi, kalkınma, barış, refah götürecek bir devrimin de adı olduğunun muştusunu tüm insanlıkla paylaşıyoruz." Elbette, yeni bir yüzyıl yeni bir "toplum sözleşmesi" gerektiriyordu. Nitekim Başkan Erdoğan, bu gerekliliği