Terör örgütünün yüzde 30'u çözüme ayak sürüyor!

Terörsüz Türkiye-Terörsüz Bölge mücadelesi, öngörüldüğü gibi büyük sınamalardan geçiyor. Süreç hem yurt içinden hem de yurt dışından kontra ataklarla karşı karşıya!
Yurt içinden ele alındığında...
Terörsüz Türkiye çabasının İmralı ile başlatılıp, yürütülmesine karşı çıkan grupların yanında doğrudan süreci zehirlemek isteyen aktörlerin varlığa da bir gerçek!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "etki ajanları" olarak nitelendirdiği sivil görünümlü esasında dış güdümlü kişi ve kuruluşları bu kapsamda değerlendirmek mümkün. Hatta DEM Partili kimi siyasilerin -bu sıralar sıkça dile getirdiği- MHP lideri Devlet Bahçeli'nin deyişiyle "maksimalist ölçekteki taleplerini" de aynı zincirin halkaları arasında not etmek gerek.
Büyük zihni dönüşümü ve yüksek toplumsal rızayı zorunlu kılan, oldukça hassas bir aşamaya girilirken, milletin temiz duygularıyla oynayanları, siyasal sinir uçlarında enfeksiyona yol açanları tek tek deşifre etmenin zamanının geldiğini de söyleyebiliriz.
Daha bugünden... "İki milletli kurucu anayasa veya İmralı'dakine özgürlük" türü söylemlerin, sıcak sürece "stratejik düşük yaptırma riski" ortada iken inadına inadına bu başlıklara yüklenilmesini masum talepler olarak yorumlamak "siyasal saflık olur!"
Yurt dışı faktörler masaya yatırıldığında ise...
"İsrail'in teşvik ettiği istikrarsızlık, Kandil'deki zikzak, Suriye- SDG'deki sinsi hesaplar" ile farklı ülkelerin istihbarat servislerinin oyunları karşımıza çıkmakta...
İmralı, "PKK terör örgütünü feshettirme ve silah bıraktırma" emri vermiş, ilk adımlar atılmış, TBMM'de kurulan komisyondan milletvekilleri bizzat kendisi ile yüz yüze görüşmüşken, Kandil'deki unsurların durup dururken aktive olmasını, birtakım şartlar ileri sürecek kadar küstah beyanatlar vermesini tesadüf eseri göremeyiz! Elbette, tesiri altında kaldıkları servislerin vaatleri ile sürece direnen Kandil baronlarının kısa