Ne gözden ne de güvenlikten "IRAK!"

Önceki akşam, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan resmi sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı:
"Türkiye ve Irak arasında Askeri, Güvenlik ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı, iki ülke Savunma Bakanları tarafından imzalandı!"
Türkiye'nin 40 yılı bulan terörle mücadelesinde Irak'ın kuzeyi her zaman kritik bir coğrafya oldu. Kuzey Irak'tan Türkiye'ye sistematik terör ihracı Ankara-Bağdat hattında kalıcı bir çözüme kavuşturulamadı. Denkleme yer yer Irak Kürt Bölgesel Yönetimi de girdi. Lâkin meşru müdafaa hakkı ve Irak'ın toprak bütünlüğüne saygı temelinde Türkiye, komşusundan yönelen terör tehdidi karşısında kendi göbeğini kendi kesmek zorunda kaldı. Peki ama neden
Elbette ana faktör, dün olduğu gibi bugün de küresel güçlerin petrole dayalı emperyalist kurguları. Irak son 40 yılda etnik ve mezhep temelli bölünme yaşadı, iç savaşla yüz yüze geldi, işga l edildi ve Bağdat'taki Merkezi Hükümet ülkenin tamamında otoritesini kuramadı. Yönetsel kapasite eksikliği, çatışmalarla malûl parçalı toplum yapısı, Kürt Yönetimi ile Bağdat arasındaki güç çekişmesi, ülkedeki ihtilaflı bölgeler, Amerikan yapımı anayasadaki çelişen maddeler, kamu gelirlerinin ve bürokratik kadroların paylaşımındaki problemler, sadece petrole bağlı ekonomi ve beraberindeki istihdam sıkıntıları Irak'ı adeta rehin aldı!
Bu boşluğu sinsice kullanan PKK terör örgütü ise Irak'a yerleşti, hatta güneye de inerek Bağdat'a kadar yayıldı, burada siyasi bağlantılar ve bazı gruplarla çıkar birlikteliği kurdu! Kandil'in yanına Sincar ve Mahmur sorunları da eklendi.
Şunu da unutmamak gerekir ki...
Yarım asrı bulan istikrarsızlık sürecinde Irak'ın demografik yapısı da değişime uğradı. Nüfusun yüzde 70'ini oluşturan 30 yaş altı gençler, teknolojik imkânların da katkısıyla dünya ile etkileşime girdi. Taleplerini etkili şekilde sisteme yansıtmaya çabaladı. Özellikle Türkiye'nin demokrasisi, kalkınma hamlesi ilgilerini çekmeye başladı. Gel gör ki... Ekonomisinin yüzde 95'i petrole bağlı olan ama petrol işleme kapasitesi bulunmayan, özel sektörün gelişmediği bugünkü şartlarda gençler ciddi sıkıntıların da merkezine oturdu. Irak'ta başka ülkeler adına bulunan milis güçler ve terör örgütü PKK, bu gençlerin bir kısmını aylık 400 dolara eleman olarak devşirdi!

İşte Başbakan Sudani böyle bir ortamda, "geniş uzlaşmayla iş başına geldi!" Irak içi çekişmelerden uzak durarak ülkesini bir kalkınma hamlesi ile tanıştırma, bölgesinde ve Arap Ligi'nde yeniden saygın konuma yükseltme politikası benimsedi. "Kavga ile değil kalkınma ile varım" sözü üzerinden ilerlemeyi tercih etti. Niçin Çünkü Iraklılar da terör örgütlerinin ülkelerini istismar etmesini istemiyorlardı ve halk çatışmadan bıkmıştı!
Netice olarak...
Irak'ın güvenlik sorunları yaratan ülke konumundan çıkarak çözüm ortağı konumuna geçme isteği Türkiye tarafından hızla fark edildi.