Milli Merkez Medya neden hedef

Ağustos, Türk milletinin zaferler ayıdır. 26 Ağustos 1071'de Alparslan, Malazgirt'te Anadolu'nun kapılarını Türk yurdu olarak açmış, 30 Ağustos 1922'de Büyük Taarruzla Gazi Mustafa Kemal Atatürk o gerçeği ebediyete kadar tescillemiştir. Gel gör ki... Bu coğrafyada yaşamanın her zaman bir bedeli olmuştur. Bu, dün olduğu gibi bugün de değişmemiştir. Tarihimiz, ülke ve millet için dertlenenler ile ülkeyi ve milleti dert görenler arasındaki mücadelenin sayısız örnekleriyle doludur. Nitekim günümüz şartlarında bu hesaplaşma "kayıtdışı siyaset unsurları" üzerinden sürmektedir. Yine ve yeniden "toplum mühendisliği faaliyetleri" ile karşı karşıyayız. Zaten memleket ne zaman kritik seçim kavşağına girse, açıkörtülü unsurlar aktive edilir ve millet için millete rağmen zihniyeti hortlar. Bakınız... Eldeki veriler bize gösteriyor ki seçimlerin sonucunu doğrudan etkileyecek üç hassas faktör söz konusu... 1- Ekonomi. 2- Toplumsal fay hatları. 3- Dezenformasyon odakları karşında milli medya duruşu. Dilerseniz ekonomi ile başlayalım. Elbette yüksek enflasyon, kur oynaklığı ve hala süren yüksek faiz talebi üzerinden büyük bir bilek güreşi yaşanıyor. Hal böyle olduğu içindir ki muhalefet partileri ile muhalif yerli ve yabancı analistler Türkiye Ekonomi Modeli'ne yüklendikçe yükleniyorlar. Fakat o da ne Hükümet, enflasyon düşünceye kadar memuru, emekliyi, işçiyi, çiftçiyi, KOBİ'leri, gençleri, dezavantajlı grupları rahatlatan tedbirleri hayata geçirdikçe, birilerinin bel bağladığı kitlesel oy kaymaları yaşanmadı! Ekonomi ajandasını canlı tutmakla birlikte görünmez eller bu defa "toplumun sinir uçlarına" yöneldiler. Cemevlerini hedef alan eşkaller süratle deşifre edilmekle kalmadı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ankara'da Hüseyin Gazi