Başkan Erdoğan: Diplomatik gayretlerimizin etkisiyle 10 Batılı ülke daha Filistin'i tanıdı. BM Genel Kurulu'nda bir kez daha gördük ki İsrail işlediği insanlık suçlarıyla yalnızlaştı. Adalet ve vicdanı savunanlar olarak bugün daha güçlüyüz. Hep birlikte Filistin'is oykırım karanlığından kurtaracağız
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ABD dönüşü uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.
Bu yılki BM Genel Kurulu'na, özel olarak Gazze'deki soykırım ve genel olarak Filistin davası damgasını vurdu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi Birleşik Krallık ve Fransa başta olmak üzere 10 Batılı ülke daha Filistin'i tanıdıklarını açıkladı. Özellikle Güvenlik Konseyi üyesi bu iki ülkenin tanıma kararları tarihi nitelikte. Bu noktaya gelinmesinde şüphesiz biz ve bizim gibi tarihin doğru tarafında duran ülkelerin diplomatik gayretlerinin büyük etkisi oldu. Böylece Filistin'i tanıyan ülke sayısı 150'nin üzerine çıktı. Genel Kurul'da bir kez daha gördük ki; İsrail zulmüyle, işlediği insanlık suçlarıyla artık yalnızlaşmaya başladı. Bakınız bir avuç ülkenin dışında İsrail'in yanında duran artık var mı Artık kimin haklı, kimin haksız, kimin mazlum, kimin zalim olduğunu gördükleri için bu tablo ortaya çıktı. Çok şükür, adaleti ve vicdanı savunanlar olarak bugün dünden daha güçlüyüz. Filistin davası, bugün dünden çok daha biliniyor.
İki devletli çözüme verilen desteğin hem nitelik hem de nicelik olarak artması fevkalade önemli. Ancak bu desteğin sahaya yansıması için uluslararası toplumun kararlı bir şekilde hareket etmesine ve tedbir almasına ihtiyaç var. İsrail, attığı pervasız adımlar ve işgal politikalarıyla bu çabaları boğmayı amaçlamakta. Benim 13 yıldır geldiğim Birleşmiş Milletler toplantılarında böyle bir zirve olmamıştı. Filistin'i tanıma iradesi gösteren devletler, "Adalet hâlâ var, vicdan hâlâ susmadı" mesajını çok güçlü bir şekilde ortaya koydu. Artık, diplomatik olarak tanımanın da gerekleri yapılmalı ve bu devletin mazlum halkının yanında yer almalılar. Birlikte Filistin'i bu zulüm ve soykırım karanlığından kurtaracağız.
O FOTOĞRAFLAR ZULME SEYİRCİ KALANLARA HAKİKAT TOKADI İNDİRDİ
Sözün bittiği yerde fotoğraflar bizim hislerimize tercüman oluyor. Bir deri bir kemik kalmış çocuğun ayakları her şeyi dile getiriyor. O yavrunun içler acısı hali bir yandan zalimleri işaret etti, bir yandan zulme seyirci kalanlara esaslı bir hakikat tokadı indirdi. Yıkıntılar arasındaki insanlar, ellerinde kovalarla, tencerelerle bir kap yemek alabilmek için bakan çaresiz gözler, bize Gazze'yi anlattı. İşte o kareler bize, "duramazsın", "dinlenemezsin", "yorulamazsın" dedi.
KATLİAMA İMZA ATANLAR HESAP VERECEK
Biz, "İki devletli çözüm" dediğimizde duymazdan gelenler, artık bizimle aynı safta yer alıyor. Gazze'nin çocukları için, Kudüs'ün onuru için, Mescid-i Aksa'nın haysiyeti için konuşuyoruz. Bunca katliama, soykırıma, insan hakları ihlallerine imza atanlar hem hukuk hem tarih önünde hesap verecek. O gün geldiğinde tıpkı bugün olduğu gibi Gazze, Filistin toprağı olacak ve bu yaralar sarılacak. Doğrusu ben buna inanıyorum.
AMERİKA'YLA İLİŞKİMİZ KARŞILIKLI SAYGI TEMELİNDE İLERLİYOR
Beyaz saray'da Sayın Trump ve heyeti tarafından gayet iyi ağırlandık. Washington'dan memnun ayrılıyoruz. Atılan çamurlarla kirletilemeyecek kadar güzel bir ziyaretti. Sayın Başkan'la samimi, yapıcı ve verimli bir atmosferde görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Zaten Sayın Trump ile ilişkimiz, malum geçmişten bu yana çok iyi. İlk döneminde farklı bir diyaloğumuz vardı, o devam ediyor. Bu durum inanıyorum ki; Türk-Amerikan ilişkilerine de olumlu yansıyacak. Bugüne kadar, dostlarımızla konuşurken açık, net ve ilkeli bir dil kullandık ve kullanıyoruz. Sayın Trump da açık konuşmayı seven, düşüncelerini perdesiz dillendiren bir siyasetçi. Amerika ile ilişkilerimizi, karşılıklı saygı temelinde ilerletiyoruz.
TÜRKEVİ BİR DİPLOMASİ MERKEZİDİR
Türkevi'miz her gelişimizde gerçekten bizim göğsümüzü kabartıyor. Dostlarımızı en iyi şekilde ağırlayarak büyük devlet olmanın gereğini New York'ta yerine getiriyoruz. İyi ki Türkevi'ni bu şekilde inşa etmek suretiyle tarihe bir damga vurmuş olduk. "Artık bizim Amerika'da böyle bütün dostları ağırlayabileceğimiz bir yerimiz var" diyebiliyoruz. Türkevi, bir diplomasi merkezidir ve dünyanın gündemindeki en önemli konuları burada ele alabiliyoruz. Çözümün, adaletin ve kalıcı barışın nasıl tesis edilebileceğini burada dile getiriyoruz. Bu diplomasi trafiği sadece sözde değil, sahada ve masada çözüm üreten bri Türkiye portresi ortaya koyuyor.
Erdoğan, Türkevi'nde; Türk- Amerikan iş dünyası ve düşünce kuruluşları temsilcileriyle görüş alışverişinde bulundu. Suriye, Libya, Kuveyt, Vietnam'ın devlet ve hükümet başkanlarıyla bir araya geldi. Endonezya, Fransa ve Kanadalı muhataplarıyla BM Binası'nda görüştü.
GAZZE'DE AKAN KANIN DURMASI İÇİN MUTABIKIZ
Trump'la tek görüşmeyle her meseleyi halletmek mümkün değil. Bu temas, birçok konuda anlamlı ilerleme sağlamamıza yol açtı. 100 milyar dolarlık ikili ticaret hedefimiz var. Trump'ın küresel barış vizyonunu destekliyorum. Akan kanın durması noktasında mutabıkız. Sayın Trump Gazze'deki çatışmaların son bulmasını, kalıcı barışa ulaşmanın gerekliliğini ifade etti.Gazze'de ve Filistin'in tamamında önce ateşkese, sonra da kalıcı barışa nasıl ulaşılabileceğini anlattık. Bir anlayış birliği oluştu. İki devletli çözümün bölgede kalıcı barışı sağlayacak formül olduğunu, mevcut durumun sürdürülemeyeceğini belirttik.Sayın Trump da mevcut durumun böyle devam edemeyeceğinin farkında. Gazze'ye kalıcı ve adil barış için elimizden ne geliyorsa yapacağız.
KIBRIS'TA TEK GERÇEKÇİ ÇÖZÜM İKİ AYRI DEVLETTİR
Kıbrıs konusunda netiz. Federasyon defteri bizim için kapanmıştır. Kimse kelime oyunlarıyla bizi tartışmaya çekemez. Kıbrıs Türkü Ada'da azınlık olmayı asla kabul etmeyecektir. Tek gerçekçi çözüm Ada'da iki ayrı devletin varlığının kabulüdür. BM Genel Kurulu'nda bunu zaten açık açık dile getirdik. Tavrımızı tüm dünyaya ilan ettik. Bu duruşumuzun değişmesini beklemek yanlış olur. KKTC seçimlerinin hayırlara vesile olsun istiyoruz. Anavatan ve garantör olarak, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayız.