Gazze için iki "Güç" ve Türkiye'nin rolü

Ben, küresel meseleleri "Türkiye merkezli" okurum. Bu yüzden... Gazze/Filistin/ Kudüs davasına ömrünü adayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı, ayrı bir noktada tutmak gerektiğini düşünürüm. Özellikle BM zemininde öylesine kesintisiz bir mücadele verdi ki, liderleri kör/sağır olan devletlerin bile insanlığın ortak vicdanı yanında hizalanmasını sağladı. Elbette Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da çabaları önemliydi. Türkiye'nin öncülüğünde Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Katar, Endonezya ve Nijerya dışişleri bakanlarını bir araya getiren Gazze Temas Grubu, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri başta olmak üzere dünyanın dört bir yanına ulaştı.
Burada MİT Başkanı İbrahim Kalın'a da ayrı bir parantez açmak durumundayız. Yazacak çok şey var ama sadece birini belirtmekle yetinelim. Eğer Kalın ve Teşkilat'ın dikkat ve kabiliyeti olmasaydı, Hamas'ın barış müzakeresi yapacak bir heyeti olmayacaktı. Doha'daki kilit isimlere doğru zamanda ve doğru bilgi ile uyarı gitmeseydi bugün belki de başka şeyleri konuşuyor olacaktık.

***

Gelelim Gazze için kurulacak "Güçlere!" Burada iç içe geçen ve yeri karıştırılan "iki güç" söz konusu.
Birincisi, "Uluslararası Görev Gücü" (International Task Force-ITF).
İkincisi ise "Uluslararası İstikrar Gücü" (International Stabilization Force-ISF).
Aradaki farkı açıklayalım ki Türkiye'nin de konumunu netleştirmiş olalım...
Öngörülen "görev gücü" (task force) sivil-diplomatik ve teknik koordinasyon amaçlı bir mekanizma olarak tasarlanıyor. Burada ABD, Katar, Mısır, Türkiye ve diğer ülkelerin temsilcileri bulunacak. Mekanizma diplomatik, istihbarî, güvenlik ve insani yardım alanlarında görev yapan isimleri kapsayacak. Böylece ateşkesin, yardım geçişlerinin, esir takasının, yeniden inşa süreçlerinin gözetimi ve eşgüdümü sağlanacak.