CENTCOM, Blinken-Fidan, YPG ve Türkiye'nin duruşu!
Suriye sahasındaki hızlı gelişmeler, Esad rejiminin devrilmesi, küresel ve bölgesel aktörler bakımından ezber bozucu sonuçlara yol açtı.
İç savaşın başından beri Suriye'nin toprak bütünlüğünü, siyasi egemenliğini, kapsayıcı ve kuşatıcı anayasa yazımını, sığınmacıların güvenli, gönüllü, onurlu şekilde ülkelerine dönüşünü savunan Türkiye açısından öncelikli konu YPG ve DEAŞ terörü ile mücadele oldu. Nitekim Suriye Milli Ordusu'nun, MİT koordinasyonu ve TSK'nın desteği ile Tel Rıfat ve Münbiç'i terör örgütünden temizlemesi de devlet politikasının ne kadar dinamik olduğunun bir özetiydi. Bugün Suriye'nin kuzeyine stratejik açıdan bakan Ankara, ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) Kurilla'nın, bölgeye yaptığı ani ziyareti ve terör örgütü mensuplarından oluşturulan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile görüşmesini dikkatle not etti bile. Buna bir de ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın yarın gerçekleşecek Ankara temaslarını eklediğinizde, Washington'daki "YPG-PYD stresi" belirgin biçimde ortaya çıkıyor.
Başkent'te yapılan güvenlik analizlerine göre...
ABD, SDG'yi daha ne kadar destekleyeceğine dair arayış içinde. Pentagon için artık ana mesele DEAŞ da değil. ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı Rusya ve İran'a karşı. Ancak bunu SDG üzerinden yapması, Türkiye ile ilişkilerinde ciddi maliyet oluşturuyor. Örneğin YPG unsurları, eğitim kampları veya mühimmat depolarının vurulmaması için o alanlara ya ABD bayrağı çekiyor ya da çatıları Amerikan bayrağıyla boyuyor! ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı, Ortadoğu'da her taşın altından çıkan "gri bir askeri organizasyon!" Beyaz Saray, Suriye dosyasını sadece askerlere bıraktığı için Amerikan yönetiminin, orta-uzun vadeli bakış açısıyla, siyasi perspektiften çözüm geliştirmekte zorlandığı biliniyor. Ki salt askeri değerlendirmelerin, Türk-Amerikan ilişkilerinde tansiyonu yükselttiği de muhataplara her fırsatta anlatılıyor. Trump'ın 2. başkanlık döneminde, Pentagon'da hâkimiyet kurma derecesinin bölgenin kaderinde etkileri olacağı düşünülüyor!
Ayrıca...
"Kürtlerin hamisi" başlığına da odaklanacak olursak... ABD, bölgeden çekilmeden önce SDG'yi öylece bırakmak istemediğini mutlaka hissettiriyor. Tam da bu gerekçe ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın 21 Kasım'da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki tespitleri özel bir anlam kazanıyor. Fidan, "Belirsizlik Çağında Kararlı Dış Politika" başlıklı sunumunun ardından, muhalefetin provokatif çıkışları karşısında soğukkanlılığını koruyarak dedi ki...
"Sınır ötesindeki Kürtlerin bölgede tek hamisi Türkiye'dir. Bunun lamı cimi yok. Tarih böyledir, tarih bu yana akar... Suriye'deki Kürtlerin PKK'lılaştırılması, karşı olduğumuz bir konu. Oradaki insanların iyi niyeti varsa Türkiye'ye karşı ev ödevlerini biliyorlar. Türkiye'den, Irak'tan, İran'dan giden bütün PKK'lı kadroların gönderilip orada Suriyelilerin kalması gerekiyor!"