Bu bir kelime oyunu değil: 'Eşit yurttaşlık- Yurttaşların eşitliği!'

Terörsüz Türkiye ideali, bir an bile dikkatimizden kaçırmamız gereken tarihi bir süreç. Terör örgütünün fesih ve silah bırakma kararı almasına kadar geçen dönem, hazırlık-ikna ve neticelenmesi itibariyle hakikaten önemliydi. Olabildiğinde steril koşullarda sürdürülen geçiş aşaması artık yerini, çok aktörün ve çoklu faktörün alacağı yeni bir döneme bırakmak üzere. Gerek toplumun hazmetme kapasitesi gerekse sosyopsikolojik onarım gereği zorlu ama hayırlı günlere işaret etmekte. Elbette, süreci zehirlemek isteyen unsurlar ortaya çıkabilecek, bunlara emperyal güçlerin aparatları da eşlik edecektir. Türk milletinin milli bağışıklığı ise kirli senaryoları alt edecek güçtedir. Lâkin uyanık olunmayan bir dakika bile kritik eşiğin geçilmesinin yıllara yayılmasına sebep olabilir... Halihazırda iki ana eksen öncelik kazanmış durumdadır:
Birincisi, "silah bırakmateslim" adımlarıdır. An itibariyle Irak'ta 4, Suriye'de en az 1 nokta koordine edilmiş gözükmektedir. Belli ki Türkiye ile işbirliği yapan bölgesel aktörler adeta "yediemin" benzeri sorumluluk üstlenecektir. Burada sancılı nokta, ABD himayesinde SDG adı altında örgütlenen PKK terör örgütünün Suriye kolu YPG'nin işi ağırdan alan tutumudur. Ankara'nın son görüşme trafiğinde ilettiği mesaj açıktır. Suriye'de bireysel olarak silah bırakmaları ve Suriye ordusuna katılmaları tek çözümdür. Eş zamanlı olarak Arap bölgelerinden çıkmaları gerekmektedir. Kuşkusuz Suriye sahasında ABD'nin pozisyonu da belirleyici olmayı sürdürmektedir. Güncel bilgi şudur: "ABD, sembolik sayıda asker bırakarak bölgeden çekilme niyetini SDG'ye söylemiş, Türkiye ve Suriye hükümeti ile anlaşmasını telkin etmiştir." Ayrıca... "Özerklik" formülü Suriye'nin coğrafi-demografik yapısına uygun değildir. Ülkenin kuzeyinde Kürtler aralıklı alanlara yayılmıştır. Kürt yerleşkelerinin aralarında Araplar, Hıristiyan nüfusun yoğun olduğu köyler de vardır. Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde Barzani'nin de katılımı ile yapılan malum kongreyi bir tür el yükseltme olarak görmektedir. Ankara da Şam'daki geçiş hükümeti de Suriye'de birlik ve bütünlükte kararlıdır. Haliyle SDG'nin müstakil silahlı yapı olarak kalma ve özerklik taleplerini pratiğe taşıma olasılığı hızla zayıflamaktadır. Burada en ciddi kriter; bölgesel denkleme giren İsrail, Fransa ve dahi İran imzalı projelerin uygulanamazlığını cümle âleme göstermek olacaktır!

TBMM'de kurulması önerilen "Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu"