Yerel seçimlere giderken millî güvenlik önemsiz bir konu mudur

Bundan 10 ay önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ana gündemini terör örgütü PKK'nın partisinin muhalefet ittifakında yer alması oluşturmuştu. O kadar ki diğer tüm konular gölgede kalmış, PKK'ya karşı oluşan tepki yükselen milliyetçilik dalgasıyla birleşerek Cumhur İttifakı'nın büyük bir zaferiyle neticelenmişti. Üstelik hayat pahalılığı ve iktidar yıpranmışlığı gibi sorunlara rağmen bu gerçekleşmişti.

Şimdi 31 Mart Yerel Seçimleri'ne giderken çok da farklı bir durum yaşanmıyor. "Kent uzlaşısı" adını verdikleri bir ittifak biçimi yine PKK'nın partisi ile CHP arasında kurulmuş durumda. Milletin tepkisini çekmemek için PKK'nın partisine aday çıkarttıran akıl daha sonra İstanbul'un, Mersin'in, Adana'nın ilçelerini pazarlık masasında büyükşehirlerde destek vermesi karşılığında Dem Parti'ye teslim etmişti.

İşte hal böyleyken ve daha 10 ay önceki süreçte millî güvenlik meselesinin oynadığı rol de ortadayken bazı çevrelerde "aman bu terör, beka konularına çok girmeyelim" havası hakim oldu. Bu aslında bazılarının 14-28 Mayıs seçim sonuçlarındaki ve Cumhur İttifakı'nın büyük zaferinin arkasındaki birincil rolün yükselen milliyetçilik olmasından duyduğu rahatsızlıkla ve bu rolü önemsizleştirmeye ve görmezden gelmeye çalışanların oluşturmaya çalıştığı algıyla da kısmen ilgili.

Aynı zamanda da bununla paralel olarak 2019'da İstanbul ve Ankara'nın kaybedilmesini o zamanki "beka söylemi"ne bağlayan bazılarının bu yerel seçimleri sadece proje tanıtımı ile netice alınacak bir seçim olarak görmelerinin de etkisi var. Ne 2019'daki İstanbul ve Ankara belediye seçimlerinin kaybedilmesinin o zamanki "beka söylemi" ile bir ilgisi var ne de artık Türk seçmeni sadece proje ve hizmet odaklı düşünen, bunlara göre oy veren bir seçmen konumunda. Üstelik "mektup" tartışmasının İstanbul'daki ikinci seçimdeki mağlubiyetin esas sebebini teşkil ettiği de ortadayken.

Yerel seçimler bile söz konusu olduğunda seçmenin büyük çoğunluğunun yine ideolojik bir konum aldığını, insanların genel seçimlerde oy verdiği partiye yine 80-85 oranında oy verdiğini belirtmek gerekiyor. Başka söylenmesi gereken bir durum da İstanbul ve Ankara'daki seçim sonuçlarını esas etkileyen faktörlerin başında büyük bir toplumsal ve kültürel değişim olgusu gelmesi.

İşte tüm bunlar dikkate alındığında, yukarıda bahsettiğim çevrelerin aksine, Türk toplumunu çok iyi tanıyan hem seçim kazanmasını bilen hem de millî güvenlik bakımından oluşabilecek riskleri gören bir lider olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta bu kirli ittifakı dile getirip eleştiriyor.