Türkiye'de İslam düşmanlığı

Bu başlığı Türkiye'yi çok da yakından bilmeyen bir yabancı okusa, muhtemelen büyük bir şaşkınlık yaşar, "nasıl yani" diye sorardı. Çünkü Müslümanların böylesine çoğunlukta bir toplumda İslam düşmanlığını tartışmak durumunda kalmak gerçekten de bir şaşkınlık vesilesi...

İslam karşıtlığı, İslam düşmanlığı veya İslamofobi... Hangisi olursa olsun, bu kavramların ekseriyetle Batılı ülkeler için tartışıldığını, sonraları ise Hindistan ve Çin gibi ülkelerle ilgili tartışmaların ortaya çıktığını biliyoruz.

Peki, Türkiye'de İslam karşıtlığı derken neden mi bahsediyoruz

Öncelikle alemlerin efendisi, Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) ile alakalı yayımlanan sözde karikatür ile yapılan alçaklığın münferit bir hadise olmadığını anlamak gerekiyor.

Maalesef Türkiye'de İslam düşmanlığının tarihsel, sınıfsal, kültürel, ideolojik ve politik dinamikleri bulunuyor. Hatta bazı bakımlardan Türkiye'de İslam düşmanlığının yapısal ve kurumsal niteliklere sahip olduğunu görmek gerekiyor.

Türkiye'de İslam düşmanlığı o kadar ciddiye alınması gereken bir yapısallık arz ediyor ki en büyük (ideolojik) motivasyonu İslam düşmanlığı olan askeri darbelerle dolu bir tarihimiz var. O kadar ki 28 Şubat döneminde sadece siyasetçilere değil, tüm toplum üzerine kurulmuş bir İslam karşıtı rejimle karşı karşıya gelinmişti. Türk kadınlarının en az yarısını teşkil eden başörtülü kadınların hem eğitim hem çalışma hem de seçilme haklarını gasp eden, dini ve millî atıfları olan bir şiiri okuduğu için Erdoğan'ı hapse atan, imam hatip okullarına gidenlerin üniversiteye gitmesini engelleyen, İslami yaşam tarzına veya kıyafete sahip olduğu düşünülen herkese açık bir ayrımcılık ve baskı yapan, Güney Afrika benzeri bir apartheid rejimi kurulmuştu.

28 Şubat öncesindeki pek çok askeri darbenin motivasyonunu da İslam karşıtlığı oluşturuyordu. Çünkü bu askeri darbelerin kendilerini meşrulaştırmak için kullanacakları bir ideolojik zemin bulunuyordu. Türk modernleşme tarihinin ilk dönemlerinden itibaren İslam'ı "terakkiye mani" kabul eden anlayışın savunucuları sol, sosyalist, liberal veya Kemalist olarak kendilerini tanımlayan birçok kişi arasından çıkıyordu. Bunu kimileri "din afyondur" diye özetliyor kimi de "dinin baskıcılığından" dem vuruyordu. Tabii burada "din" derken Hıristiyanlıktan, Budizm'den bahsetmiyorlardı.

Bir yandan Türk sineması diğer yandan Türk edebiyatı, hikayeleriyle dine ve bilhassa da dindarlara yönelik büyük bir itibarsızlaştırma propagandasına alet edildi. Hikayelerdeki en iğrenç karakterler genelde dindar karakter olarak resmedildi.

15 Temmuz gecesi FETÖ'cüler darbe yaparken, darbeye karşı direniş çağrısı yapan camilerden okunan selaları duyup 60'tan fazla cami basıp imamları dövenleri de tarih yazdı.