Türk dünyasının sivil entegrasyonu

Her biri uzun süre Sovyetler Birliği'nin esaretinde kalmış Türk yurtlarının 1990'larda bağımsızlıklarına kavuşması pek çok kişiyi şaşırtsa da ve Türk devleti buna o günlerde hazırlıksız yakalansa da bunun mutlaka bir gün gerçekleşeceğini söyleyenler de vardı.

Türk halklarının bir gün esaretten kurtulacağını, Sovyetler'in dağılacağını söyleyen milliyetçiler bugün Bozkurt tartışması vesilesiyle yine görüldüğü üzere dört koldan taarruza maruz kalıp hem dünyada hem Türkiye'de kriminalize edilmeye çalışılırken o günlerde de Batı ve Doğu blokunun hedef tahtasına koyuluyordu.

Neticede Türkiye vesayet altındaki bir Türkiye'ydi ve Türkiye'yi vesayet altında tutan ABD'nin aparatları milliyetçileri kontrol edemedikleri için yok etmeyi istemişti. Tıpkı bugün de ABD'nin ve içimizdeki aparatlarının milliyetçileri kriminalize etmek, siyaseten yok etmek istemeleri gibi...

Tüm bunlara rağmen milliyetçilik yok olmadığı gibi daha da güçlendi. Milliyetçilerin kültürel hegemonya tarafından itibarsızlaştırılan, düşmanlaştırlan tezleri de tek tek gerçekleşti.

"Esir Türkler hür oldu" ve birçoğu devletlerini kurdu. Türkiye'nin hazırlıksız yakalanması, ciddi bağımsızlık sorunlarıyla karşı karşıya bulunması bir tarafa bağımsız olan Türk devletleri de üzerlerindeki Rus vesayetinden ve korkusundan kolay kolay kurtulamıyorlardı. Devletleşme tecrübeleri bakımından da Sovyet mirası bürokratik ve siyasi kadroları bakımından da bu Rus vesayetini kırmaları kolay değildi.

Türkiye'deki ve Türk Dünyasındaki sorunlar uzun süre devam etti. Arada geliştirilmeye çalışılan ilişkiler FETÖCIA operasyonlarıyla sabote edilmeye çalışıldı. Elbette hem Özal hem Demirel'in çabalarıyla ilişkiler önemli seviyeye getirildi ama İkinci Karabağ Savaşı'na kadar bu belli bir seviyede kaldı.

30 yıl işgal altında kalmış Karabağ'ın yedi düvelin desteğini almış Ermenistan'dan geri alınması Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği destekle mümkün oluyordu. Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği destekle Karabağ'ın işgalden kurtarılmasında büyük pay sahibi olması o güne kadar Ruslara karşı tedirginlik yaşayan Türk ülkeleri için de büyük bir cesaret kaynağı oldu. Neticede Rusların bugün Ukrayna'ya yaptıkları bu tedirginliklerinin haksız olmadığını gösterdi.

İşte 2. Karabağ Savaşı'ndan sonra o güne kadar Türk Konseyi adıyla belli bir seviyeye kadar gelişebilmiş Türk Dünyasının siyasal birliği Türk Devletleri Teşkilatı ile çok da ileri bir aşamaya geçiyordu. Üstelik Teşkilata Macaristan'ın gözlemci üye olarak katılması, sonradan TDT'ye KKTC'nin de gözlemci üye yapılması bir zamanlar hayali bile kurulamayacak gelişmelerdi.