Turan Ordusu

Son dönemde İsrail'in başta Gazze olmak üzere Ortadoğu ülkelerine yaptığı saldırılar ve Suriye'de Türkiye'nin güvenliğini ilgilendiren gelişmeler haklı olarak odağımızın merkezine Ortadoğu'yu koymamıza sebep oldu. Tüm bu meseleler de bölgesel ve küresel diğer pek çok sorunda da Türkiye'nin daha da büyük ve güçlü bir orduya, ekonomiye, siyasal ve kültürel etkiye sahip olmasının bir mecburiyet haline geldiği görülüyor.

İşte "Büyük Türkiye"ye giden yolda, Türkiye'nin sahip olduğu güç unsurlarının başında da hem eski imparatorluk topraklarındaki hem de İslam Dünyasında sahip olduğu tarih-politik güç unsurlarının zeminini oluşturduğu işbirliği ve ittifak stratejileri gelirken bunun daha da güçlü bir zemin bulacağı esas alanı da Türk Dünyası teşkil ediyor. Türk Devletleri Teşkilatı'nın 12. Zirvesi Azerbaycan'da bu hafta toplandı. Bir yandan İsrail'in ve ABD'nin, diğer yandan tarihten bugüne kadar yarattığı tehditlerle Rusya'nın, öte yandan Çin ve İran'ın yarattığı askeri, siyasi ve ekonomik risklere karşı hem Türkiye hem de Türk Dünyası için TDT önemli bir ittifak alternatifi teşkil ediyor. Günümüzün istikrarsızlaştırıcı risk alanları karşısında ve ciddi millî güvenlik tehditleri varken Türk Devletleri Teşkilatı'nın bugüne kadar katettiği aşamayı çok daha ileriye taşımak gerekiyor.

Daha önce TDT'nin siyasi, ekonomik ve kültürel boyutlarını, geldiği aşamayı, yapması gerekenleri ele aldığım için bugün artık giderek daha acil bir konu haline gelen askeri boyutunu odağıma almak istiyorum.

Tüm ulus-ötesi ittifaklarda olduğu gibi TDT de ancak siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri karşılıklı bağımlılık ilişkilerine dayanan bir kurumsallaşma ile gelişebilir. Bu noktada ekonomik ve siyasi karşılıklı bağımlılığı arttırarak, TDT'nin bu boyutlarını bir strateji çerçevesinde kurumsallaştıracak daha çok şey yapılması gerekiyor. Ama bugüne kadar TDT için daha az gündeme gelmiş savunma ittifakı konusunun üzerine bugün artık daha fazla eğilmek gerekiyor.

Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte başlayan süreçte ve sonrasında Rusya'nın Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan'a dönük düşmanca hareketleri üzerine Rusya'nın Türk Dünyası için hala ciddi bir risk teşkil ettiğini tartışmıştım. Başta İsrail olmak üzere, İran gibi bazı bölgesel aktörlerin yine hem Türkiye hem de bölge için tehdit oluşturabildiğini sık sık ele almıştım. Dünya ve bölge böylesine bir güvenlik krizi ortasındayken artık TDT'nin askeri ittifaklarını oluşturması, askeri tatbikatlar yapması ve savunma ittifakını güçlü bir şekilde kurması gerektiği görülüyor. Türk savunma sanayinin de Türkiye ile yapılan askeri eğitim ve stratejik işbirliklerinin de Azerbaycan'ı Karabağ'da nasıl zafere götürdüğünü biliyoruz. Bu hakikatin TDT için ciddi bir güven ve cesaret kaynağı oluşturduğunu da biliyoruz. Bu zemini genişletmek gerekiyor. Nitekim Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de 2026'da TDT üyesi devletlerin ortak askeri tatbikat yapmaları önerisini yaparak bu konuda önemli bir çıkış yaptı.