Trump döneminde Türkiye için ne farklı olacak -2
Önceki yazımda Donald Trump'ın başkan olmasının Türkiye'ye dönük olası etkilerini ve Türkiye ile ABD arasındaki sorunlu alanların geleceğini tartışmaya başlamıştım. İlk olarak Trump'ın başkan olmasıyla geçmişe oranla ehvenişer gibi görünen başlıklara değinmiştim. Bu başlıkların birincisi Yunanistan, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz başlığıydı. İkincisi Ermenistan ve Ermeni diasporası başlığıydı. Üçüncüsü ise liderler diplomasisi başlığıydı.
Bugünkü yazımda ise Trump'ın başkan olmasıyla son derece temkinli olmamız gereken başlıklara değineceğim. Bu sorunlu görünen başlıkları en sona bırakmamın bir sebebi de Trump'ın kadrosunun şekillenmesini görüp bunun üzerine de yorumlarda bulunmaktı.
Esas itibariyle Trump başkanlığının hem Türkiye hem Ortadoğu hem de dünya için en sorunlu alanını sert İsrail yanlısı tutumu ve kadrosu oluşturuyor. İlk başkanlık döneminde işgal altındaki Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak hem de işgal altındaki Golan Tepeleri'ni İsrail'in toprağı olarak tanıyan Trump seçim kampanyasında da Demokratları bile yeterince İsrail yanlısı bulmayan bir söylem ortaya koymuştu. Kurduğu Siyonist kabineyle Trump'ın İsrail'e destek vermekle kalmayacağı bunun yanı sıra İsrail'in daha da radikalleşmesini cesaretlendirecek bir politika yürüteceğini gösteriyor. Batı Şeria'yı İsrail toprağı olarak tanımaktan İran'a karşı çok daha sert politikaya geçişe kadar bölgeyi daha da ateşe atacak bir süreci ilerletmesi maalesef ihtimal dahilinde görünüyor.
Yine Türkiye ile ABD arasındaki en büyük mesele olan ABD'nin PKK-YPG'ye destek verip onlara bir devlet kurdurma projesi de yine bu bağlamda daha sorunlu hale geliyor. Çeşitli platformlarda dile getirdiğim üzere 7 Ekim'le birlikte başlayan İsrail'in katliam ve işgal süreci yaşanmasaydı PKK- YPG terör örgütlerine olan ABD desteğini Trump minimize edebilirdi. Küreselcilerin bu projesini onlar kadar sahiplenmezdi. Nitekim Cumhuriyetçilerin hazırladığı Project 2025 Raporunda da bu durum açıkça ifade ediliyordu. Zaten önceki başkanlık döneminde Trump ilk başkanlık döneminde Suriye'den asker çekmeye çalışmış ama Amerikan müesses nizamı buna müsaade etmemişti.
Yalnız 7 Ekim'le başlayan süreç PKK- YPG konusunu da Trump'ın ve ekibinin gözünde başka bir noktaya koyacaktır. PKK ve YPG'nin İsrail'in bir vekil unsuru olarak daha da doğrudan konumlandırılarak İsrail'in hem Suriye coğrafyasına hakim olmasında hem de İran (ve muhtemelen de Türkiye) karşıtı operasyonlarında İsrail tarafından kullanılacağı için PKK ve YPG'ye en azından bir süre destek kesilmeyecektir.