Trump döneminde Türkiye için ne farklı olacak - 1

ABD Başkanlık seçimlerinden Trump'ın büyük bir zaferle çıkmasını son iki yazımda siyasal, ekonomik ve kültürel dinamikleriyle ele almıştım.

Bugün Türkiye ile ilgili politikasında ABD'nin çizgisi Trump döneminde ne olabilir, nasıl değişimler yaşanabilir ve iki devlet arasındaki sorunlu alanlarda neler yaşanabilir, bunu tartışacağım.

Bilindiği üzere Obama başkanlığıyla başlayan süreçte Türkiye'ye dönük politikasında ABD Türkiye'ye bir "stratejik müttefik" gibi değil bir "stratejik düşman" gibi yaklaşmaya başlamıştı. Aradaki Trump döneminde de önemli oranda müesses nizamın etkisiyle bu politikalar bir ölçüde devam etmişti.

Obama - Biden - Harris çizgisinin Türkiye politikası ile Trump politikasını başlık başlık ele alarak kıyaslamak bu noktada analizi daha sistematik hale getirebilir. Başlıklara geçmeden önce şunu söylemek gerekiyor ki 2016-2020 arası Trump başkanlığı daha çok müesses nizamla mücadelenin etkisinde geçtiği için esas başkanlık dönemini şimdi görmemiz mümkün olacak.

ABD-Türkiye ilişkilerinde kıyaslanabilecek ilk sorun alanı ABD'nin Yunanistan ve Rum Kesimi yanlısı, Türkiye karşıtı politikası olarak belirlenebilir. Bilhassa Biden'ın Rum lobisinin etkisinde bir başkan olması, kendisine "Bidenopoulos" demesi ve giderayak Rum Kesimi ile Savunma İşbirliği Anlaşması imzalaması Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Ege gibi meselelerde Türkiye karşıtı bir cephenin bizzat ABD eliyle oluşturulmasını beraberinde getirmişti. Trump ise pragmatist bir siyaseti savunduğu, kategorik bir Türkiye karşıtı olmadığı için bu başlıkta Trump Türkiye için daha ehvenişer bir noktada duracaktır.

ABD-Türkiye arasındaki bir diğer sorunlu başlığı da Ermenistan, Ermeni Diasporası ve Sözde Ermeni Soykırımı meselesi teşkil ediyor. Hem Karabağ işgalinde hem de Karabağ'ın işgalden kurtarıldığı 44 günlük savaşta ABD açıkça Ermenistan'ın yanında yer almış, Türkiye'yi ve Azerbaycan'ı tehdit eden bir söyleme sahip olmuştu. Bu Ermeni lobilerinin Demokratları desteklemesi ile ilgili olduğu kadar Obama - Biden - Harris çizgisinin Türkiye karşıtlığı ile alakalıydı. Bu karşıtlık öyle bir noktaya vardı ki daha önce onlarca ABD Başkanı'nın geçiştirdiği 'Sözde' Ermeni Soykırımı tanımlaması bizzat ABD Başkanı Biden tarafından yapıldı. Dahası dalga geçer gibi, Biden o güne kadar telefon kanalıyla dahi bir iletişim kurmadığı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sözde soykırım kararını imzaladığını söylemek için aramıştı. Trump dönemi ise Ermeni meselesine çıkar odaklı bakacağı ve kategorik bir düşmanlık yapmayacağı için; Ermeni lobisi, Demokratları desteklediği ve dolayısıyla Trump ile ilişkileri daha da zayıf olacağı için yine Trump'ın ehvenişer göründüğü bir başlık olarak Ermeni başlığı görülebilir.