Trump başkanlığı Ortadoğu'ya nefes aldırır mı

Donald Trump'ın başkanlık seçimini kazanması üzerine pek çok tartışma yapılmıştı. Donald Trump hakkında başta ABD'nin müesses nizamının unsurları olmak üzere Avrupalı ve Türkiye'deki küreselcilerin oluşturmak istedikleri algı Trump'ın hem dünya hem Ortadoğu hem de Türkiye için büyük bir felakete dönüşeceği şeklindeydi. Trump'ın oluşturduğu kabinenin de bunun ispatı olduğunu ekliyorlardı.

Ben de ilk günden beri hiçbir dönemin başta Biden olmak üzere Demokratların dönemi kadar kötü olmayacağını, dünyayı ateş atıp her alana müdahale etmek isteyen ve bilhassa da her bölge ve konuda Türk düşmanlığını ana eksen olarak belirleyen Obama-Biden-Harris çizgisine kıyasla Trump döneminin bilhassa Ortadoğu ve Türkiye için ehven-i şer bir dönem olacağını ve bazı bakımlardan bölgemize nefes aldıracağını söylemiştim. Bir yandan da esas sıkıntılı dönemin küreselcilerin iktidarda olduğu ülkelerle Trump arasında bilhassa da Avrupa ülkeleriyle olacağını ve nitekim dünya çapındaki esas mücadelenin de küreselcilerle milliyetçiler arasında geçeceğini söylemiştim.

Burada Trump'ın esas politika anlayışını başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın kriz alanlarından çekilme, ABD'nin asker, para ve insan kaynağının bu bölgelerde heba olmasını engelleme politikası teşkil ediyor. Özellikle ilk başkanlık döneminde de yapmak isteyip müesses nizamın engellediği Suriye'den çekilme planını bu kez daha güçlü bir başkan olarak oturacağı koltukta uygulayacağını, Ortadoğu'da ve Ukrayna'da ateşkesi sağlayıp ABD'nin askeri ve ekonomik gücünü, politik ve diplomatik mesaisini dünyanın batı yarım küresine harcamak istediğini söylemiştik. Nitekim Trump'ın odak noktalarını Çin, Kanada, Grönland, Panama ve Meksika gibi konuların oluşturacağı görülüyor.

Zaten Trump'ın başkan seçilmesinden daha koltuğa oturmasına kadar geçen kısa zamanda yaşananlar Ortadoğu'da ve dünyada yaşanacaklar için ilk işaretleri vermeye başladı.

İlk yaşanan hadise Suriye Devrimi'ydi. Hemen "Suriye Devrimi ile Trump'ın ne alakası var" diye soranlar olacaktır. Trump'ın değil Kamala Harris'in başkan seçildiği bir Amerikan devlet nizamı Suriye'de devrim olur ve Yeni Suriye'de de belirleyici Türkiye olurken, İsrail de bu durumdan rahatsız olurken bu süreci sabote etmek isteyecekti. Halbuki Trump'ın Suriye Devrimi'nden memnuniyetini ifade ederken Yeni Suriye'nin anahtarının Türkiye'de olacağını da açıkça söylemesi ABD'nin bu süreçte de başkanlık koltuğuna oturacak bir Trump'ı göz önüne aldığı ve bir geçiş sürecinde de tavır alamayarak sürece seyirci olma mecburiyetinde kaldığı görüldü..