Terörsüz Türkiye'den rahatsız olanlar ittifakı
PKK'ya herhangi bir taviz verilmeden, teröristlerle herhangi bir müzakere veya pazarlık yapılmadan yürütülen Terörsüz Türkiye süreci bazı çevrelerde rahatsızlık yaratıyor.. Öncelikle 2010'lu yıllarda yaşanan süreçten kaynaklanan olumsuz hafızadan dolayı bugünkü sürece dair soru işaretleri olanları anlamak gerekiyor. Üstelik bu konuda kasten kafa karıştırmak, sanki Türkiye PKK'ya bir taviz veriyormuş gibi bir sistematik dezenformasyon yapmak isteyen çok fazla odak da bulunuyor. Yani insanların samimi, vatansever duygularla bazı soru işaretlere sahip olması şaşırtıcı olmamalı. Onların soru işaretlerine cevap vermek gerektiği gibi zaten sürecin sahadaki başarısı da PKK'ya hiçbir tavizin verilmemesinin somut bir şekilde görülebilir hale gelmesi de bu soru işaretlerinin önemli bir bölümünü ortadan kaldırabilir.
Bu yazı samimi ve vatansever duygularla sürece dair soru işaretlerine sahip olan insanlarımız için yazılmadı.
Tam tersine, yıllardır sabah akşam barış, kardeşlik nutukları atıp; bildiriler imzalayıp kendilerine bu sorunu bir kazanç kapısı ve sektör haline getirenlerin veya başka biçimlerde aktörlüğünü kaybetmekten korkup süreç aleyhine çalışanların iki yüzlülüğünü tartışmak için yazıldı.
Mesela sözde "barış akademisyenleri bildirisi" denilen paçavra bir terör propagandasını imzalayanlar bugün ne diyor Ne dediklerini ben söyleyeyim, ya tamamen susuyorlar ya da PKK'ya dönüp "niye bir şey almadan silah bırakıyorsunuz" diyorlar. Yani süreçten son derece rahatsızlar. Buna sadece o sözde akademisyenler değil o zihniyete sahip şarkıcı, dansöz, oyuncu, komedyen, fenomen, manken gürûhu da dahil.
Rahatsızlıklarının sebebi ise kesinlikle vatansever bir şüphecilik değil. Batıcı oldukları için ve Batı'nın Türkiye'yi bölme projesi çökebilir diye korkuyorlar. Çünkü onların destek verdiği şey barış değil Türkiye'nin bölünmesiydi. Dahası bu meseleyi uzun yıllardır bir kazanç ve PR kapısı haline getirdikleri için de rahatsızlar.
Sadece HDP DEM çizgisine yakın olan akademisyen, yazar, ünlü gürûhu değil; maalesef kendisine muhafazakar İslamcı diyen ve Güneydoğu Anadolu kökenli bazı siyasetçilerin, akademisyenlerin, yazarların bu süreç başladığından beri ortaya koyduğu tavır da büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor.
Mesela süreçle ilgili saçma sapan çıkışlar ve açıklamalar yapıp bilerek veya bilmeyerek süreci zehirlemek, vatansever insanların kafasında soru işaretlerini artırmak gibi neticeler verecek davranışlarda bulunanlara rastlanıyor. Dahası PKK'nın istemediği, isteyecek gücü bulamadığı birtakım etnik taleplerin sözcülüğüne soyunanlar da çıkabiliyor. Hem PKK'ya sahip olmadığı bir gücü atfetmekten hem vatansever insanların ve kamuoyunun kafasındaki suyu bulandırmaktan başka bir fonksiyonu bulunmayan bu çıkışların nedenleri üzerinde ise durmak gerekiyor.