Terörsüz Türkiye projesini kimler sabote etmek istiyor

Terörsüz Türkiye sürecinde terör örgütü PKK'nın kendisini feshetmesine ve silah bıraktığına dair açıklamaları yapması beklenirken önemli bir aşamaya gelindiği görülüyor. Elbette, bundan sonra dikkatle takip edilmesi gereken esas önemli aşama terör örgütünün tüm türevleriyle birlikte silahlarını ne ölçüde bırakacağı, kendisini tamamen feshedip feshetmeyeceği olacak.

Başta Suriye'deki PKK unsurları olmak üzere, terör örgütüne tüm türevleriyle birlikte silah bıraktırıp kendisini lağvettirmesi sonucunu ortaya çıkarabilmiş süreç nihayetinde başarılı bir süreç olacaktır. Sonucun böyle olup olmayacağını göreceğiz.

Bu noktada altı çizilmesi gereken nokta ise süreç başarılı olmasa da terör örgütüne hiçbir taviz verilmediği, PKK ile hiçbir pazarlık yapılmadığı için Türkiye'nin kaybedecek bir şeyinin olmayacağıdır. Neticede süreç sonuçsuz kalsa da Türkiye'nin terörle mücadelesi sınır ötesinde de devam edecek ve PKK tüm türevleriyle birlikte ezilecektir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta küresel ve bölgesel güçlerin Türkiye'ye karşı uzun süre yatırım yaptıkları en önemli kozları olan PKK kartlarının ellerinden alınmasından korkarak aparatlarıyla süreci sabote etmek isteyecek olmalarıdır.

Hatta daha 22 Ekim'de Sn. Bahçeli'nin açıklamasının hemen ertesi gününde yapılan TUSAŞ saldırısı bunun bir örneğidir. Sonrasında hem PKK içinden hem DEM Parti içinden gelen süreci sabote etmeye, Türkiye'den taviz koparmaya ve pazarlık masasına oturmaya dönük açıklamalar da aslında süreci sabote etmek amacıyla yapılmıştır.

Türkiye'nin PKK'ya hiçbir taviz vermeden terör örgütünü kendisini lağvettirmesi süreci olarak bilinen sürecin başarıya ulaşma ihtimali ise en çok İsrail'i korkutmaktadır. İsrail'in bu kadar süre yatırım yaptığı bir terör projesinin elinden alınmaması için bizzat bakanlarının ağzından "sakın silah bırakmayın" açıklamaları yapmakta diğer taraftan da Suriye'yi parçalamaya çalışmaktadır.

Diğer yandan İsrail'in Suriye'de Dürzileri koparmaya çalışması yalnızca Yeni Suriye'yi parçalamak anlamına ve Türkiye'nin kendi sınırlarına ulaşan nüfuzunu kırmak anlamına gelmeyecek aynı zamanda da PKK-YPG'ye "bakın Suriye parçalanacak, buradan size de pay düşer, silah bırakmayın" mesajı da vermesi olarak okunabilir.

Bundan sonra da İsrail'in süreci sabote edecek provokasyonları yaptırması, uyuyan bazı DEAŞ hücrelerini uyandırması veya bizim iç cephemizi hedef alacak operasyonlara girişmesi maalesef beklenebilir.