NİHAT GENÇ ve DELİKANLILIK
"Mezarından kalkan şehitlerimizin ruhunu sokaklarda gördük, sesleri de geldi...
Karanlığın içinden gelen ses herhalde Hızır Aleyhisselam'ın sesiydi...
Kaç defa dedim bu halkı küçümsemeyin diye.. Bu halk tarihin içinden çıkıp gelir dedik... Demedik mi! O halk çıktı ve geldi. Çanakkale'den geldi, Dumlupınar'dan geldi!..."
15 Temmuz'da FETÖ'nün üniformalı teröristlerinin darbe girişimine karşı yazılan bağımsızlık ve demokrasi destanı için böyle konuşmuştu.
Hep coşkulu konuşurdu. İçindeki coşkusu bir sel gibi bendini çiğner aşardı. Kah sesi yükselir kah göz yaşlarını tutamazdı.
Tarihimizin, coğrafyamızın, kültürümüzün ve insanımızın hikayelerini hep güzel anlattı. İyi bir yazardı. Hem konuşmaları hem yazıları geniş kitlelerde yankılandı. Belagatı, hitabeti, kalemi sapasağlamdı.
Hep bir mücadelesi, hep bir derdi vardı. Bugünün aşırı bireyci, kariyerist, ilgi ve beğeni delisi insanlarının anlayamayacağı bir hayatı yaşadı. Hatta birkaç hayatı tek bir hayatta yaşadı.
Mücadelesi 1970'lerin ortalarında başlamıştı. Memleketi Trabzon'dan üniversite okumak için geldiği Ankara'da ülkücü hareketin içerisinde yer almış, kavganın tam ortasına dalmıştı. O dönem ülkücü hareketin efsane dergisi Genç Arkadaş Dergisi'nde başlayan bir yazarlık süreci vardı.
Şimdi ise artık tam da o günlerdeki o büyük fedakarlığını, mertliğini anlatmanın zamanı geldi.
12 Eylül'ün en karanlık günlerinde, darbeciler milliyetçi mücadelenin içinde yer almış ülkücü gençlerin birçoğunu hapislere doldurup, işkencelerden geçirip, idamlarla yargılıyordu. Tam o günlerde Nihat Genç ise genç bir öğrenci olarak darbecilerin her yerde aradığı, idamla yargılanan ülkücü gençleri evinde saklıyordu. Bulunsa, tespit edilse 12 Eylülcü hainler Nihat Genç'i de hapse atmaktan, işkencelerden geçirmekten ve hatta idamla yargılamaktan çekinmeyecekti. Ama o her zamanki delikanlılığıyla yine doğru bildiğinden, inandığından geri adım atmayacaktı.
Sadece bu yaptığı bile delikanlılık ve vatanseverlik tarihine altın harflerle yazılacak kadar devasaydı.
Sonra uzun yıllar geçti, mecralar değişti. Nihat Genç'in fikirleri de dönüştü. Belki birçoğuna katılmak mümkün değildi. Ama ne o coşkusu ve heyecanı değişti, ne inandıkları için bedel ödemeye hazır delikanlılığı...
Değişmeyen başka bir şey daha vardı. Türkiye sevgisi, vatanseverliği, milletin değerlerine olan bağlılığı.