Millet olmak

Geçtiğimiz yıl bu zamanlarda dünya tarihinin en büyük felaketlerinden birinin o derin acısını yaşıyor, 11 vilayeti kapsayan ve 14 milyon insanın yaşadığı geniş bir coğrafyadaki o büyük depremler sonrası büyük bir mücadele yürütülüyordu. Tüm olumsuzluklara rağmen devlet bütün gücüyle ilk anda seferber oluyordu.

Tam o karanlık günün ertesinde bu köşede şunu yazmıştım:

"Unutulmamalı: Milletlerin büyüklüğü yaşadıkları büyük felaketlerde nasıl davrandığı ile ölçülür. Bu felaketler aslında birer imtihandır. Bu imtihanlarda ne yaptıklarının notu tarih tarafından verilir. İşte biz de tarihin gördüğü en büyük milletlerden biri olarak bu imtihanda ne yapacağımızla, nasıl davranacağımızla tarihteki yerimizi alacağız.

Hem birey hem millet olarak bu imtihandan geçmemiz, geçebilmemiz gerekiyor."

İşte o günlerde, o büyük imtihan sırasında milletimiz ne mi yapıyordu Bir yandan ülkenin dört bir yanında insanlar kıyafet mağazalarına, marketlere yığılıyor ve yardım kolileri hazırlıyor diğer yandan elinde ne kadar para varsa insanlar yardımlarını ya bizzat yapıyor ya da düzenlenen büyük kampanyalara gönderiyordu. Herkes çadır bulup göndermek için koşuşturuyor, on binlerce insan bölgeye gerek yardım götürmek gerek arama kurtarma faaliyetlerinde yer almak için çırpınıyordu.

Farklı görüşlerden, yaşam tarzlarından yüzlerce STK, bölgede hemen organize olmuştu. Türk milleti o büyük imtihanda, tüm o acıya ve zorluklara rağmen büyük bir mücadele örneği gösteriyordu.

Sadece Türkiye Türkleri mi Türk dünyası da Türkiye için hemen yardıma koşmuştu. Azerbaycan Türkiye'ye açık ara en çok arama kurtarma ekibi göndermiş, yetmemiş konteyner kentler inşa etmişti. Azerbaycan halkı da o meşhur fotoğraftaki gibi yatağını yorganını, evinde ne varsa arabasının üstüne yüklemiş Türkiye'ye gönderiyordu.

Kazakistan, Kırgızistan geleneksel Orta Asya çadırları olan "yurt"lardan getirip kuruyor, Türkmenistan ve Macaristan da yardımlarda en önde yer alıyordu. Zor durumdaki esir Türk halklarından bile Türkiye'ye yardım yağıyordu. Kırım'dan, Kerkük'ten, Doğu Türkistan'dan, Kuzey Afganistan'dan... Afganistan Türklerinin Türk Büyükelçiliği'ne gönderdiği mektupta şu yazıyordu:

"13 gümüş bilezik, 5 gümüş yüzük, 1 küpe, 12 sikke, 2.235 dolar... Afganistan'dan selamlarımız var. Üzgünüz, sadece bu kadar gücümüz var. Allah yardımcınız olsun."