"Bu yıl da Biz Kıbrıslı Rumlar Paskalya'nın sevincini tam olarak yaşayamıyoruz. Türk zalimi vatanımızı 51 yıldır çarmıha germiş durumda. Vatanımızı Türklerden kurtardığımız gün gelecektir. Onlardan ebediyen kurtulacağız."
Bu sözler Kıbrıs Rum Başpiskoposu Yeorgios'a ait.
"Kıbrıs'ı yeniden birleştirmek için mücadele ediyoruz. Baf'tan Lefke'ye; Girne'den Mağusa'ya baştan sona diriliş günlerini halkımız hak ediyor."
Bu sözler de Kıbrıs Rum Kesimi Başbakanı Hristodulis'e ait.
Bunlar geçtiğimiz hafta Ortodoks Hristiyanların Paskalya Bayramı'na dair yapılmış açıklamalardı. Rumların Türk düşmanlığı yeni bir durum değil. Ama bu açıklamalardaki cüret de son birkaç haftada Kıbrıs merkezli oluşan önemli gündem maddeleri de üzerine düşünmeyi bize mecbur kılıyor.
Önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti içerisinde bir "başörtüsü" tartışması etrafında bir gerilim oluşturulmaya çalışıldı. Kitleleri sokağa döküp hem Kıbrıslı Türklerini kendi içinde hem de Türkiye'yle olan ilişkilerini sabote etmeye dönük bir gerilimin orada sendikacı görünümlü birileri tarafından yükseltildiği görüldü.
Sonra Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin Rum Yönetimi ile kurduğu (bizim de eleştirdiğimiz) diplomatik süreci daha da abartarak ve manipüle ederek kamuoyuna servis edenler dikkati çekti. Hem bir yandan Türkiye'de Türk Cumhuriyetlerine dönük bir aleyhte kamuoyu oluşturmaya hem bu çerçevede gösterilen tepkileri götürüp Türk Cumhuriyetlerinde "bakın Türkiye'de size böyle diyorlar" diyerek orada Türkiye karşıtı bir atmosfer yaratmaya çalıştılar. Dahası Kıbrıs Türkleri'ne de gidip "bakın Türkiye daha KKTC'yi Türk Cumhuriyetlerine bile kabul ettiremedi, Türk Cumhuriyetleri bile Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıyorlar, siz de Türkiye'ye çok ümit bağlamayın" propagandası yapıyorlar.
En son da önce sosyal medyada başlayan sonra da CHP Genel Başkanı'nın Meclis kürsüsüne taşıdığı bazı yalanlanmış iddiaların da merkezi olarak da Kıbrıs karşımıza çıkarıldı. Böylelikle Kıbrıs Türkleri'ne yönelik Türkiye'nin Kıbrıs'a sürekli "olumsuz gündemler" taşıdığı algısı oluşturulmaya çalışıldı.
Yani netice itibariyle bir akıl hem Kıbrıslı Türklere Türkiye'nin adaya sürekli olumsuzluk getirdiği gibi bir propagandayı yapıyor hem de uluslararası toplumda KKTC'nin geleceğine ve Türkiye'nin desteğine dair ümitsizlik pompalanıyor. Üstelik bunlar tam da yaklaşan KKTC Seçimleri öncesinde 'Batı'ya ve Rumlara daha ılımlı mesajlar gönderen' bir muhalefete adeta cansuyu vermek için de yapılıyor.
Peki, tam da ABD Başkanlık koltuğunda Rum lobisinin "adamı" olarak bilinen, kendisine "Bidenopoulos" diyen bir ABD Başkanı olan Joe Biden'ın koltuğunu pek de öyle Rumlar'ı Biden kadar önemsemeyen Trump'a bıraktığı bir dönemde Kıbrıs'ı karıştırmak isteyen ve Rumlara bu cesareti veren kim