Karpuz reyonunun yanındaki yazarlar

Bazı zamanlar bazı insanların kullandıkları kavramlarla yaptıkları arasındaki çelişkileri sıradan bir ikiyüzlülük olarak görüp hafife almamak gerekiyor.

Aşktan çok bahsedenlerin cinayetleri savunabilecek kalpsizliklerine, ahlaktan çok bahsedenlerin ahlaksızlıklarına, inançtan çok bahsedenlerin vicdansızlıklarına, dürüstlükten çok bahsedenlerin sahtekarlıklarına, bilimden çok bahsedenlerin cehaletlerine, sadakatten bahsedenlerin ihanetlerine şahit olunca artık şaşırmıyoruz bile.

Bunları sıradan ikiyüzlülükler olarak da değerlendirmemek gerekiyor. Çünkü bu kişiler sıradan insanlar olarak kalmıyor, belli bir şöhrete kavuşturuluyor, belli yerlerde gündem yapılıyor, birtakım büyük büyük sıfatlara, ödüllere layık görülüyor.

Mesela sözde aşk romanları yazıp katliamları savunan yazarlara sadece iki- yüzlü mü diyeceğiz

Sosyal medyaları çiçeklerle, böceklerle, kalplerde dolu olup bebekleri yakanlara ses çıkarmayan ünlüleri nasıl tanımlayacağız

Söz konusu Türkiye'yi yermek olduğunda literatürdeki tüm kavramları seferber eden ama söz konusu İsrail olduğunda dut yemiş bülbüle dönen akademisyenlere sadece sıradan akademisyen gözüyle mi bakacağız

Daha enteresan örnekler verirsek belki bizim PR harikası, "üretilmiş kültürel elitler"imizi daha iyi deşifre edebiliriz.

Mesela 1970'lerde sol terör örgütlerinde yer alıp, açıkça paçavralarında ülkücülerin katledilmesi emrini veren katillerin bugün çok satan aşk romanları yazdığını biliyor musunuz

1990'larda ve 2000'lerde 28 Şubat'ın başörtüsü yasağının devam ettiği, Türk kadınlarının en temel insan haklarından mahrum bırakıldığı günlerde yasakları savunanların arasında bugünlerde kadın haklarından, demokrasiden, adaletten bahseden akademisyenlerden çok sayıda bulunduğunu biliyor musunuz

Tüm bu çevrelerin aynı anda da sözde Ermeni Soykırımı iddialarını ve PKK tezlerini meşrulaştırmak için yıllar boyu yazıp çizdiğini, bildirilere imza attıklarını

Peki, bunları niye mi hatırlattım Çünkü aynı koronun çoğu 7 Ekim'den beri İsrail'in Gazze'deki soykırımını meşrulaştırmak için çalışıyor. Bazıları yine daha 'stratejik' durarak suskun kalıp kenarda izliyor, bazılarıysa açıkça bunu ifade ediyor.

Bir de bunlara son dönemde hangi yeteneğiyle, bilgisiyle ortaya çıktığı belli olmayan, yazdıkları süpermarketlerde karpuz reyonunun yanında satılan bazı 'yazar'ların da eklendiği gözleniyor.

Burada şaşırtıcı olan onların yaptıkları değil. Burada şaşırtıcı olan bu vasıfsız, niteliksizler sürüsünün hangi ilişkiler ve şebeke bağlantıları neticesinde böylesine 'yazar' veya 'sanatçı' olarak pazarlanmış olmaları. İşte bu şebekenin deşifre edilmesi gerekiyor.