Karadağ'da neler oluyor

Kara ormanlarla kaplı koca dağların, tarihi korunmuş şehirlerin, mavi Adriyatik'in ülkesi Karadağ'da son günlerde tuhaf şeyler oluyor.

Önemli bir bölümü asırlar boyu Türk egemenliğinde kalmış, Balkan Savaşı'nda bize ilk hançeri saplamış, birçok Türk eserine halen ev sahipliği yapan ve son yıllarda milyonlarca Türk turisti ile yüzlerce Türk girişimcisinin gözde yeri olan Karadağ üzerine daha önce yaptığım geziler neticesinde bu köşede yazılar kaleme almıştım.

Geçtiğimiz hafta sonu Podgorica'da çıkan bir kavga neticesinde başlayan olayları da dikkatle analiz etmek gerekiyor. Çünkü Balkanlar bizim sadece mazimiz için değil aynı zamanda da bugünümüz için çok büyük önem taşıyor.

Bosna'dan Kosova'ya, Moldova'dan Karadağ'a, Arnavutluk ve Sırbistan'a kadar Balkan ülkelerinin her birinin üzerine daha önce pek çok kez tartıştığım üzere büyük güç mücadeleleri yaşanıyor. Hem Rusya hem ABD hem de Türkiye'nin ana aktör olduğu zaman zaman da Almanya, İsrail gibi ülkelerin aktörleşmeye çalıştığı bir dönem yaşanıyor. Balkan ülkelerinin her birinin içinde Batı ve AB ile daha sıcak ilişkilere sahip olmak isteyen politik hareketler bulunduğu gibi Panislavizm çerçevesinde Rusya'yla ve Balkanlar'daki Slav kimliğini vurgulayan siyasal öznelerle hareket etmek isteyen hareketler de bulunuyor.

Balkan ülkelerindeki Batı ve Rusya yanlısı siyasal hareketlerin birbiriyle mücadelesinden oluşan siyasal ortamda oyunu değiştiren ise son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Balkanlar'daki Türk tarih-politiğini esas alan politikası oldu. Balkanlar'daki tüm aktörlerle aynı anda ilişki kurup etki eden bu politikayla Türkiye Balkanlara tam anlamıyla geri dönmüş oldu.

Bunun Bosna, Kosova, Sırbistan siyasetindeki yansımalarını daha önce çeşitli vesilelerle ele almıştım.

Karadağ'da da yine geçmişte Batı'ya daha ılımlı olan hükümetler zamanında da şu andaki Sırbistan ve Rusya'ya daha yakın duran hükümetler döneminde de Türkiye değişen etkilerde bir siyasal ilişkiye sahip oldu.

Hafta sonu Karadağ'da yaşanan bir sokak kavgasının ülke çapında bir Türk karşıtı kampanyaya ve saldırılara dönüşmesini de iyi analiz etmek gerekiyor. Zira belli ki bu bir kavgayla açıklanamayacak kadar büyük bir sürecin sonucu. Karadağ'da yerleşik olanların, iş yapanların ve her yıl oraya giden milyonlarca turistin de etkisiyle Türk varlığını bir korku nesnesine dönüştürmek isteyen sistematik bir provokatif söylem ve aklın sonucu bu olayların çıktığını ortaya koymak gerekiyor.

Bu, sosyal medyada örgütlenmiş bir yabancı düşmanlığı mıdır yoksa o bölgelerin genetiğindeki Türk düşmanlığı ile bu yabancı düşmanlığının birleşmesinin bir sonucu mudur araştırmak gerekiyor. Esas olarak da bu yabancı düşmanlığı ile Türk düşmanlığının zeminini bir akıl Balkanlar'daki Türk etkisini kırmak için mi kullanıyor, bunun da üzerinde durmak gerekiyor.