Terör devleti İsrail'in bölgede kendisine esas düşman olarak Türkiye'yi belirlediğini, Türkiye'yi "yeni İran" olarak tanımlayarak şeytanlaştırma ve düşmanlaştırma faaliyetlerini sürdürdüğünü görüyoruz. Bu çerçevede kendince birkaç cepheden Türkiye'yi muhasara altına almaya çalıştığını da görmek gerekiyor.
İsrail'in Türkiye karşıtı planlarının ve Türkiye'ye karşı açtığı cephelerin başında Suriye geliyor. Daha önce bu köşede detaylı bir şekilde tartıştığım üzere İsrail Suriye coğrafyasında Türkiye ile büyük bir stratejik mücadele yürütüyor.
Suriye Devrimi sonrası Türkiye'nin etki alanının kendi sınırlarına dayanmasından dolayı büyük bir panik yaşayan İsrail derhal Suriye'nin askerî altyapısını yok etmeye ve Suriye'deki alt kimlikleri teşvik ederek Suriye'yi parçalama politikasını devreye sokmaya başladı.
İsrail, Dürzileri, Nusayrileri ve Suriye PKK'sını teşvik ederek Suriye'yi parçalama senaryosunu hayata geçirmeye çalıştı. Yetmedi, Şeyh Dağı bölgesini de işgal etti. Geçtiğimiz haftalarda Netanyahu'nun işgal ettiği Suriye topraklarına giderek Şam'ı ve Türkiye'yi tehdit etmesi meselenin önemli bir boyutunu teşkil ediyor.
Benzer bir şekilde hala silah bırakmayan, Suriye'ye entegre olmayan Suriye PKK'sı, hortlatılan DAEŞ ve son dönemde Kuzey Irak'ta yaşanan bazı tuhaflıklar da kuşkusuz İsrail'in Türkiye'yi güneyden kuşatma teşebbüsü olarak okunabilir.
Geçtiğimiz hafta bu köşede "Yunanistan'ın Aşağılık Kompleksi ve İsrail" başlıklı yazımda tartıştığım üzere İsrail sadece vekil terör örgütlerini, vekil alt-kimlik gruplarını değil; vekil devletleri de kullanıyor. Bunların başında da Yunanistan geliyor. Yunanistan'ın Adalar'a füze bataryaları koyma girişimi de Kıbrıs Rum Kesimi'ne yaptığı askerî yığınak da Türkiye'nin enerjisini başka yerlerde tüketmeye ve Türkiye'yi Batı ve Güney'den tamamen kuşatma stratejisinin de bir parçası olarak görünüyor.
Tam da İsrail'in tüm bu Türkiye düşmanı hamlelerine ve kuşatma girişimlerine dair gündem son 1 ayda bu kadar yoğunlaşırken Karadeniz üzerinden önce gemilerin vurulması sonra da İHA'ların Türk hava sahasını ihlal etmeye başlamaları "tuhaf" bir durum oluşturuyor. Ne Ukrayna ne de Rusya'nın Türkiye'ye böyle İHA göndermelerinin pek bir mantığı yokken bu durumu izah etmek zor hale gelebiliyor.

4