7 Ekim'le birlikte İsrail'in Gazze'de yapmaya başladığı katliamlar sonrası konu üzerine yorum yapan birçok kişi meselenin İsrail Başbakanı Netanyahu'dan ibaret bir mesele gibi ele alan yorumlar yaptı. Bu yorumlar hem sorunun 7 Ekim'le başlayan bir sorun olmadığını hem İsrail'in kurucu resmî ideolojisinin Siyonizm olduğunu hem de İsrail'de aslında bir Netanyahu kadar katliam politikasını destekleyen büyük bir radikalize toplumsal kesiminin olduğunu görmezden geliyorlardı.

İsrail'in resmî ideolojisi olan Siyonizm ırkçı, yayılmacı ve "vaat edilmiş topraklar" teopolitiğine dayanan radikal bir ideoloji. Bu ideoloji aynı zamanda resmî ideoloji olduğu için tüm eğitim, medya, kültür ayaklarıyla toplumsal olarak da örgütlenen ve toplumu da bu doğrultuda dönüştüren bir güce sahip.

Yine İsrail politikalarını belirleyen temel söylemlerden birisi aslında İsrail'in temel dış politika yaklaşımını özetler cinsten: İsrail'in ünlü savunma bakanlarından Moşe Gayan "İsrail kuduz köpek gibi olmak zorunda. Böylelikle bölgenin geri kalanı yanına yaklaşmaya korksun" derken İsrail'in saldırganlık politikasını nasıl ana eksen olarak belirlediğini gösteriyordu.

İşte bu resmî ideoloji ve bu temel dış politika anlayışıyla yetiştirilen yeni nesillerin bilhassa da eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelmiş Yahudilerin demografik olarak ağırlık kazanmasının İsrail toplumunda ciddi ve yaygın bir ırkçılığa sebep olduğu görülüyor.

Bilhassa Filistinlilere genel olarak da Araplara ve Müslümanlara yönelik ırkçılığın yükselişi ise tarihsel olarak ırkçılıktan böylesine mağdur olmuş bir halk olan Yahudi toplumunun önemli bölümünün tarih önünde düştüğü durum bakımından dikkat çekiyor.

Özellikle geçtiğimiz hafta İsrail'de ortaya çıkan skandallar serisi bu radikalleşmenin boyutunu da gözler önüne seriyor. İsrailli bir grup askerin Filistinli tutsaklara toplu tecavüz etmelerinin ortaya çıkması yetmiyormuş gibi bu sözde askerlerden birinin de İsrail televizyonlarına kahraman gibi çıkarılması olayı daha da dehşet verici bir hale sokuyor. Bu iğrençlik burada da bitmiyor...