İran hakkında ölçüyü kaçırmak

Bu köşedeki yazılarımı, televizyondaki konuşmalarımı biraz olsun takip edenler benim İran hakkında nasıl sert eleştiriler yaptığımı bilir.

Mesela İran'ın Türkiye'yi pek çok meselede arkadan vurduğunu; PKK ile kurduğu ilişkiler üzerinden Türkiye'nin güvenliğini ve hatta kendi geleceğini tehdit ettiğini söyledim. Karabağ işgalinde Azerbaycan düşmanlığı yaparak Ermenistan'la ittifak yaptığını ve hala Zengezur Koridoru'na engel olmaya çalıştığını da dile getirdim. Türkiye - Irak ilişkilerinin gelişmesini engellemeye çalıştığını bugün de Suriye rejimine baskı kurarak bunu Suriye-Türkiye normalleşmesini engellemek için devam ettirdiğini de yazdım. Dahası İran rejiminin toplumsal desteğini kaybettiğini, devamlılığının riskte olduğunu öte yandan da zannedildiğinin tersine bu rejimin devamının İsrail'e Batı kamuoyunda büyük destek verilmesine sebep olduğunu anlattım. İsrail'in her türlü saldırısına meşruiyet kazandırmak için İran'ın varlığının da Batı ve İsrail tarafından da kullanıldığını; İran'ın da bazı biçimlerde İsrail'in işgalleri için kozlar verdiğini de belirttim.

Bunun haricinde de İran'la ilgili eleştirel olarak çok konuyu ele aldım.

Bunlardan dolayı İran'dan bana gelen tepkileri de ben biliyorum.

Lakin son aylarda İran'la ilgili tartışmalarda ölçünün kaçtığını da görüyorum. O kadar tuhaf komplo teorileri arka arkaya sıralanıyor ki bazen "yok artık o kadar da değil!" demek gerekiyor.

Mesela bu teoriler arasında İran'ın Nasrallah'ı İsrail'e "sattığı" iddiaları son günlerde sıkça karşımıza çıkıyor. Mossad zaten Hizbullah'ın içine bu kadar sızmış ve dahası İran'daki en kritik yerlere erişmiş ve kritik mevkilerdeki kişilerin birçoğunu devşirmişken bunu görmeyip İran rejiminin onları sattığından bahsetmek absürt. İran'ın eski Cumhurbaşkanı Ahmedinecad bile "biz İsrail'le mücadele birimi kurduk başına koyduğumuz adam Mossad ajanı çıktı" demişken, sızmanın büyüklüğü böyleyken bunu bir Mossad sızması olarak değil de rejimin ihaneti olarak görmek yanlış. Üstelik de benzer süreçlere yakın geçmişte FETÖ üzerinden maruz kalmış bir ülkede bunu yapmamak gerekiyor.

Benzer absürt iddialar İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin helikopterinin düşüşüyle ilgili de seslendiriliyor. İsrail'i suçlamak yerine İran'ı kendi cumhurbaşkanını öldürmekle suçlayanlara bile denk geliniyor.

Bu abartılı iddialar biraz İran'ın yukarda eleştirdiğim faaliyetlerine bir tepki olarak ortaya çıktığı gibi biraz da Türkiye'de abartılı bir İran propagandası yapan İrancı gruplara oluşan tepkilerden dolayı da ileri geliyor.