Devlet Bey
1969 yılında Merhum Alparslan Türkeş'in Adana'daki kurultayla kurduğu Milliyetçi Hareket Partisi'nin tarihi yazılmadan Cumhuriyet dönemi Türkiye tarihini yazmak mümkün değildir. Ama maalesef MHP ve Türk milliyetçilerinin tarihi hakkında yazıp konuşanların ekseriyeti MHP'yi dar bir anti-komünizm rolüne hapsetmekten ve bunu yaparken de her türlü düşmanlığı, itibarsızlaştırmayı ve çarpıtmayı yapmaktan hiç geri durmamaktadır. Çoğu kendisine "sol" diyen Batıcı kültürel hegemonyanın MHP'ye, Türk milliyetçilerine olan bu düşmanlığı da literatürü belirlemiştir. Onların da tüm Türkiye karşıtlarının da MHP ve ülkücü düşmanlığı sebepsiz değildir.
Soğuk Savaş döneminde bir yandan Türkiye'yi sosyalizan - militer bir Baas Rejimi'ne çevirmek isteyen ve birçoğu da istihbarat servislerinin uzantısı sol terör grupları diğer yandan da bu grupları vesile kılarak Türkiye'yi askeri darbelerle, iç çatışmalarla Batı vesayetinde tutmak isteyen Batıcı iç ve dış vesayet unsurları bulunuyordu... İşte böyle bir dönemde sol teröre ve askeri darbelere karşı siyasi ve fikrî mücadele veren milliyetçi harekete Batıcı-sol unsurların hala bugün bile düşmanlık duyması anlaşılabilir.
İşte 1969'dan itibaren önce öğrencilik sonra asistanlık yıllarıyla birlikte milliyetçilerin hem entelektüel hem siyasi çalışmalarında hem de gençlik teşkilatlarında yer almış, Türkeş'in mücadelesine katılmış isimlerden biridir Devlet Bey. Daha genç yaşlarından itibaren hareketin içinde "Devlet Ağabey" olarak bilinmiştir.. O dönem parmakla gösterilecek kadar az sayıdaki milliyetçi akademisyenden birisidir.
12 Eylül Darbesi sonrası idamlarla, işkencelerle, fişlemelerle karşı karşıya kalmış ülkücüleri toparlayanlardan, "ağabey"lik yapanlardan birisi olmuştur. Sonrasında, 1987'de Türkeş MÇP'ye Devlet Bey'i genel sekreter olması için davet etmiştir.
1997'de Alparslan Türkeş vefat ettiği zaman, "acaba MHP Türkeş'ten sonra ayakta kalabilecek mi" soruları sorulurken kurultayda genel başkan seçilmiş ve MHP'yi aşağı yukarı her seçimden en büyük üç partiden biri olarak çıkarmayı başarmıştır.
Genel başkanlığı süresince şahsından, partisinden önce hep Türk milletini ve devletini koymuş, bu nedenle herhangi bir parti genel başkanına göre siyasi tarihte çok daha belirleyici olmuştur.
Türkiye'nin 28 Şubat kalıntısı Batıcı askeri vesayet yapılarıyla mücadelesinde de demokratikleşme sürecinde de hep önde olmuştur. Başörtüsü yasağının kaldırılmasının işaretini ilk o yakmış, 367 kararına karşı Meclis'e girme kararı almış, 15 Temmuz gecesi FETÖ Darbecilerine karşı en önde mücadele verenler arasında da ülkücüler yer almıştır. Yine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin işaretini veren de adını koyan da kendisi olmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bağımsız, büyük Türkiye mücadelesinde Erdoğan'a yol ve dava arkadaşlığı yapmıştır.