Aralık 2024'te gerçekleşen Suriye Devrimi ile birlikte Suriye'de Esad Rejimi devrilmiş, Rusya ve İran Suriye'den itilmişti. Şam'da Türkiye'ye yakın Ahmed Şara yönetiminin teşkil etmesi Türkiye için önemli bir jeopolitik ve tarih politik mevzi kazanımıydı. Aynı şekilde PKK'ya hamilik yapan bu üç gücün sahadan çekilmesi, PKK'nın (YPG/SDG) yok edilmesi için de daha uygun bir zemin sağlıyordu.
Bunun üzerine PKK'ya Suriye'de destek verip bir terör devleti projesini uygulamaya sokan Obama-Biden çizgisindeki küreselcilerin iktidarı kaybedip Suriye'den çekilmeyi savunan ve PKK gibi bir derdi olmayan Trump'ın iktidara gelmesi Türkiye'ye PKK'nın tamamen tasfiyesi için büyük bir fırsat penceresi ortaya çıkarmıştı. Dahası bölgeye Tom Barrack gibi "SDG = PKK" açıklığında konuşan bir büyükelçi ve özel temsilcinin atanması da durumun elverişliliğini gösteriyordu.
Bölgede böyle gelişmelerle sıkıştırılmış PKK ve türevlerine gösterilen köprüden önceki son çıkışın adıydı; "Terörsüz Türkiye Süreci".
Bu süreçte hem Şam hem de Bağdat'la çok iyi bir koordinasyon oluşturuldu. Ayrıca teröristbaşının yaptığı "artık PKK'nın bir anlamı kalmamıştır" açıklaması örgütün fethedilmesi için önemli bir psikolojik eşiğin aşılmasıydı.
Lakin aylar ayları kovaladı ve Süleymaniye'deki 'sembolik' silah bırakmanın haricinde somut bir gelişme henüz olmadı. Irak'taki durum böyleyken Suriye'de ise silah bırakmanın tersine sürekli tehditlerden, özerklik söyleminden, ikinci bir "ordu"ya sahip olmaktan bahseden, hala tünel kazmaya devam eden terör örgütü varlığını da cüretini de sürdürüyor.
Burada özellikle arka arkaya hem İran'ı hem Suriye'yi vurmuş olan İsrail'in PKK-SDG'yi silah bırakmama yönünde kışkırttığı ve dahası birtakım sözler verdiği görülüyor.
Daha da önemlisi, İsrail'in Trump ve Barrack'ı etki altına aldığı, hem Gazze hem Dürziler hem de PKK konusunda onları etkilediği görülüyor. Trump'ın başlardaki "makul ol" çizgisinden bugünkü derin sessizliğine, Barrack'ın dilinin değişmesine kadar bunlar görülüyor. Burada Pentagon'un ve Epstein tartışmalarının etkisi olduğu da tahmin edilebilir.
İşte bu nedenle artık Türk Devleti'nin de artık tahammülü azalıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "kılıç kınından çıkarsa" açıklaması, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın "biz enayi değiliz, göz yummayız" çıkışı bunu gösteriyor.