Büyük satranç tahtası -2: Türkiye'nin geri dönüşü
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden itibaren son sekiz yılda Türkiye'nin dünya siyasetinde nereden nereye geldiğini kronolojik olarak ele almaya başlamıştım. Bilhassa Türkiye'nin kendi içindeki Batıcı askerî, bürokratik vesayet türlerini ve bağlantılı unsurları çökertmesiyle birlikte Türkiye'nin içinde bir demokratikleşme ve sivilleşme süreci başladığı gibi dış politikada da bir bağımsızlaşmastratejik özerklik süreci de başlamıştı. Dış politikada Türkiye üzerinde oluşmuş Batı-merkezli vesayet biçimlerinin Türkiye içindeki unsurlar vasıtasıyla bu vesayeti yeniden ürettikleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde yürütülen mücadeleler neticesinde iç-vesayet unsurlarının ortadan kalkmasıyla da Türkiye'nin önce bağımsız, bir oyun-bozucu aktöre sonra da bir oyun kurucu aktöre dönüşümü hikayesi başlamıştı.
15 Temmuz'dan daha bir ay sonra başlayan Suriye harekatları, 2017'de Türkiye'nin Katar'ın bağımsızlığını kurtaran başaktör olması ve Libya'ya yaptığı müdahale ile hem Libya'da hem de Doğu Akdeniz'deki hamleleriyle büyük bir satrancı oynamaya başladığını son yazımda ele almıştım.
Türkiye Cumhuriyeti bir yandan 2019 yılında yapılan Barış Pınarı Harekatı ile üzerine büyük baskı uygulanmaya hatta yaptırımlara ve ambargolara maruz kalmaya başlamıştı. Dahası bizzat ABD Başkanı'nın Türkiye'ye karşı ilan ettiği bir ekonomik savaşın etkileriyle karşı karşıya kalmıştı. Tüm bunlara rağmen Türkiye'nin uyguladığı "Büyük Türkiye" stratejisinden geri adım atılmıyordu.
Bir yandan Türkiye'nin savunma sanayiine dönük ambargolar ve Türkiye'ye kritik silahların satılmayışı Türkiye'yi millî savunma sanayiinde daha da kamçılıyor, diğer yandan bu hem Suriye harekatlarında hem Libya müdahalesinde hem de Türk tarihinin en önemli hadiselerinden biri olan 2. Karabağ Savaşı'nda kendisini gösteriyordu.
Türkiye'nin hem Batı vesayetiyle hem de onun içerideki uzantılarıyla zayıf bir uydu-müttefik konumundan çıkmaya çalıştığı 1990'ların başında Azerbaycan'ın vatan toprağı Karabağ işgal edilmiş ve yaklaşık 30 yıllık Ermeni işgali altında kalmıştı... Hem Rus hem İran hem de tüm Batı desteğini arkasında toplamış Ermenistan'a karşı Azerbaycan'ın yanında 2020 yılı itibarıyla artık güçlü bir Türkiye desteği vardı. Bu destek siyasi, diplomatik bir desteğin ötesinde aynı zamanda da askerî ve stratejik bir destekti. Neticede çoğu kişi için hayali bile mümkün olmayan Karabağ'ın işgalden kurtarılışı Türkiye'nin geri dönüşünü işaret ediyordu. Üstelik bu süreçte Türkiye Rusya'yı da sürece bir şekilde ikna veya mecbur ederek bu zaferi Azerbaycan'la birlikte tasdik ettiriyordu.