Son günlerde Ankara'da tuhaf bir şeyler oluyor... Siyaset veya bürokrasi ile ilgili yazılmış vasat bir gazeteci giriş cümlesi değil bu.
Ankara'da Kennedy Caddesi'nde Kızılay'a doğru yön gösteren yol tabelası ilgili bir süredir yaşanan tuhaflıklardan bahsediyorum.
Bu köşenin takipçileri bilir: Sosyal medyadaki, bilhassa da Instagram'daki sosyal medya akımları üzerine analizler yapmaya gayret gösteriyorum. Zira bizim sosyal medyadaki sıradan gelip geçici akımlara, aynı minvalde yapılan birbirine benzere paylaşımlara bakınca gördüğümüz trendlerin pek de öyle önemsizleştirilecek yanları bulunmuyor.
Sosyal medyanın bireylerin kendi tavırlarını, karakterlerini, fikirlerini ifade edebildikleri bir platform olarak incelenmesi sosyal bilimler açısından kıymetlidir. Ama esas bundan daha çok önemsenmesi gereken boyutu bulunmaktadır. Sosyal medyadaki belirleyici etkiye sahip olan hegemonik söylemin, gücün artık insanların tavırlarını, beğenilerini, kendilerini ifade ediş ve tanımlama biçimlerini de şekillendirdiğini fark etmek gerekiyor.
Yani insanların kendi düşünceleri, beğenileri, tercihleri, zevkleri sandığı şeyler aslında büyük oranda modalar ve trendler halinde egemen söylemi oluşturanların etkisiyle oluşuyor.
Birkaç tane influencer yaptı diye veya bir dizide bir sahnede yer verildi diye "cool" bir tavır olacağı sanıldığı, daha fazla etkileşim alınacağı varsayıldığı için kafasından aşağı buzlu su dolu kovayı dökenleri, gece yarısı Dubai çikolatası sırasına girenleri iyi biliyoruz. Ya da sırf moda oldu diye bu ara adeta Instagram'ı at çiftliğine çevirip, geçici bir modanın akımına kapılıp binicilik fotoğrafları paylaşıp bundan 1 sene sonra atların yüzüne bakmayacak olanları da görüyoruz. Bunun üzerinden statü elde edeceğini, kendisini diğer insanlardan sınıfsal olarak ayırabileceğini düşündüğü için bu akımlara uyanları biliyoruz.
Şimdi de benim çocukluğumdan itibaren ömrümün çoğunun geçtiği, her köşesinde bir hatıramın bulunduğu Ankara'da o kadar şey varken bir tabelanın önüne her gün yüzlerce kişiyi tabelaya asılıp fotoğraf çekilmek için sıraya sokan bu saçma sapan akım da bunun bir parçasından başka bir şey değil.
Ankaralıların, şehirlerinin sürekli olarak popüler kültürde ve genel olarak her bakımdan hakkının yendiği fikrine ben de iştirak ediyorum. Özellikle sürekli İstanbul gibi bir dünya imparatorluğu payitahtıyla kıyaslanmak da Ankara için büyük bir talihsizlik, bunun da farkındayım. Lakin böyle saçma sapan akımlar üzerinden bir kent kimliği üretme, "bakın Ankara öyle anlatıldığı gibi sıkıcı, gri bir yer algısı"nı oluşturmaktan başka yollar da olmalı. En azından eğer dert biraz olsun buysa, bundan daha şık ve en azından insan mantığına uyan bir yolu da olmalı. Ankara'nın ikonik pek çok köşesi varken, yüzlerce kişiyi bir tabelanın önünde kuyruğa sokan motivasyon nedir

6