Akademik hayattaki Batıcı şebekeler

Son günlerde dizi sektöründeki tekelci şebekelerle ilgili tartışmalar devam ediyor. Önceki yazımda da ele aldığım üzere bu mesele salt bir tekel tartışmasından ibaret değil. Esas mesele bu tür yerli şebekeleri kendi hegemonyasını yeniden üretmek için kullanan bir Batı kültürel hegemonyası meselesi.

Bu nedenle Batı hegemonyasının işine gelmeyecek oyuncuları, filmleri, yapımcıları piyasadan silen, itibarsızlaştıran; kendisine bağladığı oyunculara Gezi'den PKK'ya; seçimlerden 15 Temmuz'a kadar Batı'nın ve yerli Batıcıların ekseninde talimatla sosyal medya paylaşımı yaptıran, o minvalde diziler, filmler yaptıran bir şebeke tekelinden bahsediyoruz.

Elbette bu Batıcı şebeke tekellerinin Batı hegemonyası adına dizayn ettiği tek kültür alanı dizi sektörü değil. Akademik ve "bilimsel" mecralar da zannedilenin tersine tarafsızlığın değil, politik ve ideolojik güç mücadelelerinin mecralarıdır. İşte bu güç mücadelesinin son asırlardaki galibi Batı olduğu için ve Batı sömürgeci, emperyalist bir zihniyetle kendisine ve kendi unsuru olarak gördüklerine karşı tavır alanlara yok edici biçimde yaklaştığı için bu mecrayı hegemonya inşa edilmesi gereken bir alan olarak telakki eder.

Bugün Batı akademyadaki bu hakimiyeti hem söylemsel hem kavramsal ölçekte devam ettirmeye çalışırken bir yandan da Batı-dışı toplumlardaki "yerli" Batıcı şebekeler bu hakimiyetin devamı için kullanışlıdır...

Somut örnekler üzerinden gidelim: Birisi İsrail'in Filistin'de soykırım yaptığını yazan bir makale yazarsa bunun en yüksek puanlı indekslerdeki dergilerde yayımlanması imkansızdır. Dahası bunu söyleyene "taraflı" damgası yapıştırılır. Çünkü Batı hegemonyasının ezberlerini, söylemini, kavramlarını tekrarlarsanız "tarafsız", tekrarlamazsanız "taraflı" olursunuz.

Benzer bir şekilde PKK'ya terör örgütü diyen bir makalenin "SSCI" denilen indekslerde yer alan dergilerde yayımlanması imkansıza yakındır. Ama Türk devletini suçlayan, PKK'ya da "Kürt savaşçılar" veya "Kürdistan İşçi Partisi" diyerek terör örgütü ifadesini kullanmayan makaleler en yüksek puanlı uluslararası dergilerde yayımlanır. Benzeri durumlar Sözde Ermeni Soykırımı, Gezi Kalkışması, 15 Temmuz Darbe Girişimi gibi konular için de geçerlidir.

Aslında bu durum spesifik konulardan ibaret bir durum da değildir. Mesela konu ne olursa olsun, kadın çalışmaları, Türk dış politikası, güvenlik, sosyoloji tartışmaları... Neticede Türkiye'nin herhangi bir meselesi ile ilgili bir tartışma yaparken Türk devletini, milletini, kültürünü ve İslamiyet'i o sorundan dolayı (doğrudan ve dolaylı) sorumlu tutmayan bir çalışma bilimsel sayılmaz.