Akademik hayat ve kültürel hegemonya
Bugünlerde İsrail önce Filistin'de sonrasında Lübnan'da büyük bir katliam yapıyor. Siyonistlerin muhtemelen daha sonra da bölgedeki diğer ülkelerde büyük bir katliam yapacağını görmek ve bunu sistematik bir politika haline getirdikleri somut bir şekilde ortada duruyor... Kurulduğundan beri İsrail'in yaptığı işgaller ve katliamlarla ilgili uluslararası akademik camiada üretim yapmak ne kadar kolay Mesela SSCI gibi indekslerde bulunan dergilere bunu akademik olarak anlatan makaleler gönderildiğinde yayımlanması ihtimali ne derece mümkün
Sadece İsrail değil. Mesela PKKYPG'nin terör faaliyetlerini, katliamlarını ve bir terör örgütü olduğunu anlatan makalelerin bu dergilerde veya dünyanın belli başlı yayınevleri tarafından basılma ihtimali yüzde kaçtır
Aynı şekilde FETÖ'nün bir terör örgütü olduğunu ve 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunduğunu veya sözde Ermeni soykırımının bir yalan olduğunu bilimsel olarak tartışan akademik çalışmalar bu dergilerde ne kadar yer bulabilir
Türk karşıtlığına veya İslam karşıtlığına dair çalışmalar için bu durum farklı mı
İşte çok tartıştığımız kültürel hegemonya meselesinin dayandığı bir başka boyut da akademik yayınlar. Uluslararası akademik dergilerin birçoğunda yayın yapmak Batı ve Batıcılığın Türkiye'deki uzantılarıyla kurulan ilişkilere ve onlara göre alınan pozisyonlara bağlı. Mesela sözde Ermeni soykırımının gerçekleştiğini iddia eden ve bununla ilgili yayın yapan tarihçiler uluslararası indekslerde rahatça yer bulabilirken; bunun olmadığını söyleyenlere pek de yer verilmez. "Devletin Kürtlere uyguladığı ayrımcılık" başlıklı bir makale uluslararası indekslerde en yüksek puanlı dergilerde yayımlanırken; PKK terörizminden bahseden bir siyaset bilimcinin makalesi öyle kolay kabul görmez.
Bu akademik yayın süreçleri önemli oranda uluslararası dergilerde Türkiye ile ilgili makalelerin hakemliğini yapan editörlerle de ilgilidir. Bu editör ağının birçoğunun bakış açısı PKK'yı meşru gören, Türk ve Türkiye karşıtı bir bakış açısıdır ve Türk düşmanlığı yapmayan yayınları reddederken hiçbir bilimsel kriter dikkate alınmaz.
Bizim ülkemizdeki akademik standartları yükseltmemiz; akademik yükselmelerde de uluslararası standartlarda yayın yapılmasını kriter olarak almamız elbette mantıklı. Lakin bilhassa sosyal bilimlerin doğası gereği politik ve kültürel bir pozisyon almayı gerektirdiğini ve tarafsızlık iddiasının bu bakımdan söz konusu bile olmayacağını da ilk başta bilmemiz gerekiyor. Evrensel bilimsel tarafsızlık diye bir şey olmadığını ondan ziyade Batı kolonyalizminin ve onun iddialarının standartlarını önceleyen akademik dergiciliği veya editörlükhakemlik süreçlerini konuşmadan bu meseleyi ele almak ve sanki tüm bu yayın süreçlerinde evrensel akademik kriterleri uygulayan uluslararası akademik yayıncılık hakimmiş gibi konuya yaklaşmak meselenin önemli boyutlarını görmemizi engelliyor.