Bölgemizi ilgilendiren çok şey yaşanıyor perde arkasında. Bunları detayına kadar bilmemiz, mümkün değil elbette. Ancak olayların KRONOLOJİSİ incelendiğinde, genel hatlarıyla bizlere İPUCU verdiği kesinlikle yadsınamaz. Nasıl mı Geçen hafta Beyaz Saray'da Trump, Yeni Suriye Hükümet Başkanı Ahmet El Şara'yı ağırladı malumunuz. Görüşmeye katılmak istemesine rağmen, ABD'nin YPG/PYD' li Abdi' ye vize verilmemesi, tabi ki tüm dikkatleri buraya sevk etti. Belli ki bir şeyler oluyordu. Kimisi "Şara'nın İbrahim anlaşmalarını imzalayacağı" , kimisi de "YPG'ye özerklik için Trump'un bastırdığı" tahminleri yaptı ekranlarda. Ama ÜÇÜNCÜ BİR ÜLKE temsilcisi olarak Dışişleri Bakanımız SN. FİDAN'ın da bu toplantıya katılması akabinde, herhangi bir açıklama yapılmadan tarafların ayrılması, bir anlamda tahminleri boşa çıkarttı. Belki de Sn. Fidan, "Türkiye'nin hassasiyetlerini ve kararlı olduğu konulardan ödün vermeyeceğini" belirterek, ABD'yi ikna etmişti kim bilir Ama ne olduysa, ondan sonra olduğu net…
Pedofili sapığı Jeffrey Epstein'in Trump hakkındaki ifadeleri servis edilerek, ABD'de yeni bir tartışmanın fitili ateşledi mesela. Sonrasında Suriye'nin Başkenti Şam'a da, kimliği belirsiz füzeler düşmesi şüpheleri kuvvetlendirdi. Keza Sn. Cumhurbaşkanımız, Türkiye ve özellikle de Sn. Fidan aleyhinde, İsrailli Bakanların hadsiz sözlerinin artması da AYNI YERİ İŞARET ETTİ. Öyle ki Şara yönetimini destekleyen, Türkiye'nin özgül ağırlığının farkına varan ve bu coğrafya da Türkiyesiz bir hamlenin başarıya ulaşamayacağını bilen Trump, toplantıda Siyonist İsrail'in beklentilerini karşılamadı. O yüzden de SİYONİSTLERİN GÜDÜMÜNDEKİ KÜRESELCİLERİN harekete geçtiği tezi, hiç de ütopik gelmedi kulaklarımıza. Neticede PYD-YPG'yi kullanarak, Suriye'yi bölmek ve Türkiye sınırına kadar "Davut Koridoru" oluşturma gayesi taşıyan, bir Siyonist cephe söz konusuydu. Bu uğurda GKRY'ye silah yığıp, Yunanistan ile birlikte Türkiye'ye karşı bir cephe açma çabalamaları da bu sebepleydi zaten. Üstelik İsrail Haaretz gazetesinin; "Husi tehditlerinden küresel nakliye yollarını koruma bahanesiyle, Kızıldeniz'de askeri genişlemeyi meşrulaştırmak için Sudan'daki savaşını körükledikleri" itirafıysa cabası…
Anlayacağınız Siyonist Küreselciler; "çıkarımız dışında hiçbir şey yapamazsınız" mesajı vermişti, Beyaz Saray görüşmelerinden sonra. "Peki, bu nereye varır" derseniz Trump ile aralarında geçici anlaşmalar olsa da, bu kavga daha da büyüyeceğe benziyor. Fakat ORTA VADEDE İSRAİL'in KAYBETMESİ KUVVETLE MUHTEMEL… Yanlış anlaşılmasın! İsrail'in, Suriye'de yahut Afrika'da kaybedeceğinden bahsetmiyorum. Zaten oralarda avuçlarını yalayacaklar inşallah. Bunda bir tereddüdümüz yok. Bizim iddiamız daha GLOBAL… Çünkü İsrail'de yayınlanan raporda;" İSRAİL'İN UZUN YILLAR BOYUNCA TEHDİTLERİ YÖNETİLEBİLİR GÖRDÜĞÜ, AMA BAŞARISIZ OLDUĞUNUN" tespiti özetle bu demek. Hatta "Hamas izole edilebilir, İran yavaşlatılabilir ve bölgesel cepheler ayrı tutulabilirdi. BU PARADİGMA ÇÖKTÜ" açıklamaları da malumun ilanı… Tabi Dünya Yahudi Kongresi Başkanı Ronald Lauder'ın, Herzl Ödülleri'nde yaptığı konuşmada; ABD eğitim sisteminde antisemitizmin yayıldığını belirterek, "BEYNİ YIKANMIŞ BİR NESLİ KAYBETTİK" ifadeleri ve yasal reform çağrısında bulunmasıysa fazla söze hacet bırakmadı. Yani İsrail'in bir filimde geçen; "bu mesaj kendini imha edecektir" repliğindeki gibi, KENDİ SONUNU GETİRDİĞİ bir gerçek kısaca. Lakin asıl mesele; bizlerin mevcut Siyonist oyunlara karşı, ne derece sağlam durup durmayacağımız Şahsi çıkarlar uğruna, saf değiştirip değiştirmeyeceğimiz. Tüm algılara göğüs gerip, bu mücadelede Devletimize omuz verip vermeyeceğimizdir kati surette… Kaldı ki bizler MÜSLÜMAN ve TÜRK olduğumuzu unutsak da bazen, düşmanın asla unutmadığı aşikâr… Bizden gibi görünenleri ise daha saymıyorum bile…

14