Siyaset Üstü

Sosyal medyada bir şeyler oluyor. Özellikle Sn. Bahçelinin "Terörsüz Türkiye" konusundaki malum çıkışı sonrası, ortalık toz duman adeta. Belli ki geçenlerde twitırın konumlarını (ABD, İsrail, Almanya,Irak…) deşifre ettiği bazı hesaplar, PROKAVATİF ve YANILTICI paylaşımlarla KAFA BULANDIRMA gayretindeler. Zira kimisi; "Terörsüz Türkiye Projesi siyasi bir hamle" ALGISINA soyunurken, kimisinin de "Türklük anayasadan kalkacak, Türkiye eyaletlere bölünecek" SAFSATASIYLA, kamuoyu oluşturma çabasını hayretle izledik hepimiz. Gerçi sizler gibi sağduyulu ve ferasetli insanlar, sosyal medyadan yapılan algılara karşı deneyimli olduklarından, bu tür paylaşımlara prim vermediler kati surette. Ama her platformda birlik ve bütünlük çağrısı yapan, kendini milletine vakfetmiş, bu uğurda da canını dişine takmış Sn. Cumhurbaşkanımıza ve hayatını Türk Milliyetçiliğine adamış Sn. Bahçeli'ye, yapılan YAFTALAMALARIN ne manaya geldiğini de takdirlerinize bırakıyorum.

Öyleyse Cumhur İttifakının "TERÖRSÜZ TÜRKİYE" projesinin üzerinde neden ısrarla durduğu, niçin böyle bir risk alındığı sorusuna odaklanmakta yarar var. Sonuçta STRATEJİSTLERİN bu hususta yaptığı yorumlar, oldukça TEDİRGİN EDİCİ bir özelliğe sahip. Öyle ki dünya bilinmez bir akıbete doğru yol alırken, birilerinin de SİNSİ PLANLARINI hayata geçirmek için adım adım ilerlediği muhakkak. Bu bağlamda ARAŞTIRMACILARIN "Siyonist ve küresel bir akılca, Ortadoğu ve Akdeniz'de ki enerji yataklarının yeniden paylaşımı adına çalıştığını" belirtmesine hiçte yabancı değiliz. Zira "Akdeniz'deki (Suriye, Libya, Kıbrıs'ta ki) petrol yataklarını, Türkiye'yi baypas edip İsrail üzerinden Avrupa'ya pazarlama ve İsrail'i Ortadoğu'nun merkezine yerleştirme" planının, bunun sadece BİR KISMINI oluşturduğu artık sır da sayılmaz. Keza aynı güruhun, GKRY ve Yunanistan'a füze yığmaya başlamaları, bunun açık yansıması… Tabi "ikinci kere vurmaya hazırlandıkları İran'ın parçalanması, Suriye'ye entegre olmayan YPG/PKK eliyle de Suriye'nin bölünmesi, böylece Büyük İsrail projesi adı altında bölgenin yeniden dizayn edilmesininse", planın DİĞER KISMINI oluşturduğu da dillendirilmekte. Kaldı ki stratejistlerin olası bu hengamede, BİRİLERİNİN "Türkiye içerisinde PKK'yı organize edip, ayrılıkçı bir kalkışma ile ülkemizden toprak kopartmayı denecekleri" tezi, öylece geçiştirilemeyecek biçimde seyrediyor.

O nedenle Devletin ileri gelenlerince; "evvela PKK'ya silah bıraktırılarak iç cepheyi konsolide etmek, YPG'yi de Suriye ordusuna entegre ederek, bu HAİN PLANI BOZMAYA NİYETLENDİĞİ" bariz ortada. Bunu izleyen şer cephesi de boş durmuyor elbette. Nitekim YPG'li bazı isimlere yaptırdıkları; "Öcalan'ın söyledikleri Rojova'yı bağlamaz. Burada büyük kazanımlar var" açıklamaları özetle bu demek. Fakat Devletimizin; "YPG ŞAYET SURİYE ORDUSUNA ENTEGRE OLMAZSA" ile başlayan cümlelere devam etmesi, önemli bir eşikte olduğumuzun resmi. Hatta Sn. Fidan'ın Beyaz Saray'da yapılan toplantı da, bu kararlılıktan taviz vermemesi de cabası. Tüm bunlar olup biterken belki bizler günlük işlerimizle uğraşıyor, olayın ciddiyetininse farkında bile değiliz maalesef. Lakin bunun Devletimiz için bir "BEKA MESELESİ" olduğu aşikâr. Neticede İsrail'in son günlerde, Türkiye'ye karşı çok agresif bir hale gelmesi de fazla söze hacet bırakmıyor.