Bir takım zevatın, günlük siyaset üzerinden sataşmalarına maruz kaldık bazen. Kimisi de doğruluğunu bildiği halde, yorumlarımızı dalgaya alarak sulandırmayı denedi. Lakin siyasi olarak bizimle aynı düşünmeseler de, artık bu sinsi planın çoğu farkına vardı. Zira İsrail'in tepesindeki "ÇUKUR" ve yanındaki diğer ÇUKURLAR bile, ARZI MEVUD PROJELERİNİ gizleme gereği duymuyor günümüzde. Ama ABD'nin gelişmiş uçakları ve füzeleri ile sağı solu bombalamaktan da, öteye geçemedikleri bir vakıa. Tabi sağlam bir misillemeyle karşılaşmamak için, ABD'deki lobilerini kullandıklarını da unutmamak elzem. Bunu Lübnan'da, Suriye'de, İran'da ve en son Katar'da fazlasıyla gördük hepimiz. Gerçi TÜRKİYE; olayların nerelere varabileceği ve BÖLGE ÜLKELERİNİN BİRLEŞMEMESİ durumunda, MUHTEMEL TEHLİKELERİ geçmişten beri dile getirdi her platformda. Bu doğrultuda da 2004'de Yerli ve Milli Savunma Sanayi atılımlarını başlatarak; dış baskılara, sokak olaylarına, ekonomik ambargolara, terör eylemlerine, darbe girişimlerine, algı operasyonları ve iktidara gelince "durduracağız" diyen akımlara rağmen, kendi imkânlarıyla hazırlıklarına devam etti. "KENDİ İMKÂNLARI" diyorum, çünkü kimi bölge ülke lideri olmadık iddialar ortaya atıp, Siyonist aklı benimsediğini ispatlarken, kimileri de bizden uzak durarak, günü kurtarmayı seçti maalesef. Hatta "CELLADINA AŞIK OLMA" tabirine uygun bir davranışla, kimisinin de yine ABD'den trilyonlarca dolar silah aldıklarına dahi şahitlik ettik.
Ancak geldiğimiz noktada, düştükleri açmaz kâbusa dönüştü bu ülkeler adına. Keza Katar'ın vurulması, tıpkı "BİR MUSİBET BİN NASİHATTEN EVLADIR" sözüyle örtüştü. Böylece normalleşmek için masaya oturdukları İsrail'in, gözlerinin yaşına bakmadığını; para akıttıkları ABD'nin, kendilerini korumadığını; ABD'den aldıkları silahların ise güvenliklerini sağladığını, ACI BİR ŞEKİLDE tecrübe etmiş oldular. Bunun üzerine geçen hafta Doha'da, HALKI MÜSLÜMAN OLAN ÜLKELER alelacele toplandılar hatırlarsınız. Üstelik 25 maddelik sonuç bildirgesinde, "KINAMA" haricinde bir şey görememekten de hayıflandık çoğumuz. Fakat bölgemizin "GİZLİ TUTULMASI" gereken, bazı gerçekleri vardı. Ve KRİTİK KARARLAR seslendirildiğinde, şer odakların hedefi olacağı ve planların bozulması için hamle yapacaklarıysa muhakkaktı. Nitekim Sn. Cumhurbaşkanımızın İslam ülkelerine "SAVUNMA İŞBİRLİĞİ" teklifi akabinde, ABD ve İsrail yanlısı Siyonist isimlerden gelen tepki buna örnek teşkil etti. Ama sonra kelimenin tam anlamıyla TUFAN KOPTU. Zira 13 yıl aradan sonra Türkiye-Mısır'ın, Akdeniz'de ortak tatbikat kararı alması, Arabistan'ın Pakistan ile Nükleer Askeri İşbirliği Anlaşmasını açıklaması ve diğer ülkelerin de buna dâhil olabileceğinin söylenmesi, atmosferi bir anda değiştirdi. Neticede ortada fol yok yumurta yokken, İsrail'in "Kudüs bizimdir vermeyiz" TEDİRGİNLİĞİ fazla söze hacet bırakmadı.