YOĞURTÇU SPONSORUN İNANILMAZ HİKÂYESİ

Fenerbahçe Kulübü, Türk işadamı Hamdi Ulukaya'nın ABD'de kurduğu yoğurt firması Chobani ile 120 milyon Euro karşılığı sponsorluk anlaşması imzaladı geçtiğimiz günlerde.

Buna göre, Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın adı 10 yıl boyunca Chobani Stadı olacak. Ayrıca Fenerbahçeli sporcuların maçlara çıktığı formaların ön yüzünde Chobani yazacak.

Spor çevreleri bu boyutta bir sponsorluk anlaşmasının ülkemizde ilk kez yapıldığını belirtiyor, Fenerbahçe Kulübü'nün büyük iş başardığını söylüyorlar.

Peki, Fenerbahçe Kulübü'ne sponsor olan Chobani'nin kurucusu ve yöneticisi Hamdi Ulukaya kimdir, ABD'ye neden gitti, orada nasıl zengin oldu

Şimdi bu sorulara yanıt bulmaya çalışalım.

Önce gazeteci-yazar Abbas Satır'ın gazetecilik anılarına yer verdiği "Rüzgârlı Sokak-Bir Dönemin Basın Tarihi-Mürekkep Kokulu Anılar" (2019-Barış Yayınları) kitabında anlattığı bir anısını okuyalım:

"Günaydın gazetesinde çalışırken bir gün uzun boylu, esmer bir genç geldi, gazeteci olmak istediğini söyledi.

Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nde okuyordu ve Keçiören Belediyesi'nin Bekâr Evi'nde kalıyordu.

Kendisine, gazetenin ekonomik kriz içinde olduğunu, bu nedenle yeni eleman alamayacağımızı ifade ettim. Bir ücret talebi olmadığını söyleyince de işe başlattım.

Bazı haberler getirdi. Yazım tekniği zayıftı ama gayret ederse ileride iyi bir gazeteci olabilirdi.

Bir süre çalıştıktan sonra ayrıldı. Dil öğrenmek için ABD'ye gittiğini duyduk.

Aradan yıllar geçti. Hürriyet gazetesinin ekonomik sayfasında fotoğrafını görünce çok şaşırdım.

Meğer bizde ücretsiz çalışan gazeteciliğe meraklı o genç yani Hamdi Ulukaya, Amerika'da büyük başarılar kazanmış, Chobani marka yoğurduyla meşhur olmuş, Forbes dergisi tarafından "Yaşayan en büyük iş dehalarından biri" ilan edilmiş.

Bu genç adamın ABD'de nasıl zengin olduğunun hikâyesini de ben anlatayım.

ABD'ye vardığında cebinde aşiret reisi olup mandıracılık yapan babasından aldığı 3 bin dolardan başka para yoktu.

Orada bir yandan dil okuluna giderken bir yandan da zor koşullarda çeşitli işlerde çalışıp para biriktirmeye başladı. Bu arada babasının gönderdiği peynirlerin satışını da yapıyordu.

Bir çiftlikte çalıştığı sırada gördüğü bir el ilanı hayatının akışını değiştirdi.

İlanda küçük ve eski bir yoğurt fabrikasının satışa çıkarıldığı belirtiliyordu.

Biriktirdiği paralar ve aldığı kredilerle bu fabrikayı satın aldı.

"Yunan yoğurdu" diye adlandırılan, bizim yoğurda göre daha tatlı ve protein açısından daha zengin bir yoğurdu Chobani adıyla üretmeye başladı.

Yoğurt Amerikalıların damak tadına öyle uymuştu ki kısa sürede her yerde aranan bir ürün haline geldi.

Yaptığı iş büyüdü ve 8 yıl içinde onu 2.3 milyar dolarlık bir servete ulaştırdı.

Büyük servetine karşın lüks peşinde koşan şımarık zenginlerden olmadığı anlaşılıyor Hamdi Ulukaya'nın.

Her yıl yüz milyonlarca doları, evet yanlış yazmadım yüz milyonlarca doları yardım kuruluşlarına bağışlıyor, açlık çeken ülkelere, mültecilere kol kanat germeye uğraşıyor.

Gazeteci-televizyon sunucusu Kübra Par'a konuşurken bunun gerekçesini şöyle açıklamış:

"İnsanın temel ihtiyaçları vardır. Yemek, ev, araba, aile... Bunları kısa zamanda halledebilirsin.

Sonra hayatta bir sebebinin olması lazım. Sırf insanlar ne kadar da büyümüş desin diye zamanımı boşa harcayamam.

Beni sabah yatağımdan kaldırıp daha fazla çalışmaya motive edecek tek şey insanlara faydalı olmak isteğidir.