Yanan ağacın son sözleri

Mehmet Erol bir bürokrat.

Ankara Orman Bölge Müdürlüğünde görevli.

Orman Mühendisleri Odası'nın yayın organı "Yeşil Vatan" dergisindeki yazısında yanan bir ormanda alevlere teslim olan bir ağacı konuşturmuş.

Son sözleri şöyle o ağacın:

"Nasıl başladı bilmiyorum. Çok uzaklardan bir şey yükselmeye başladı. Adı dumanmış. Daha önce hiç görmemiştim.

Sonra dalga dalga bir şey yükseldi. Bu da alevmiş. İlerliyordu üstümüze doğru, önüne gelen her şeyi yok ederek.

Dallarımızdaki cıvıl cıvıl kuşlar, rengarenk kelebekler kaçıştılar.

Biz ağaçlar da kaçmak isterdik ama kaçamadık.

Bir anda kuş seslerinin yerini çatır çatır yanma sesleri aldı.

Uluma sesleri geliyordu uzaklardan. Anlaşılan diğer canlılardan da kaçamayanlar vardı.

Artık bütün sesler ölüm çığlıklarıydı.

İnsanlar su serpiyordu. Ama alevler onları da fazla yaklaştırmıyordu kendine. Biraz yaklaşabilseler kurtaracaklardı bizi.

Bir an alevlerin nefesini ensemde hissettim.

Şaşkın haldeydim. Ne yapacağımı bilemiyordum. Savunamıyordum kendimi.

Ölümüm başlamıştı.

Bağırdım çağırdım ama sesim çatırtılar arasında kaybolup gitti.

Ömrümün sonuna geldiğimi anladım.

Yanımda yöremde kimsecikler kalmamıştı.

Dallarım, yapraklarım, bana hayat veren her şey yok olmuştu.

Ayaktaydım ama hayati faaliyetlerim durmuştu.

Ağaçlar ayakta ölür derlerdi, öyle oldu."

Küllerinden doğan ağaç da var

Orman yangınlarında tüm ağaçlar yok olmuyor.

Başlangıçta alevlere teslim olsalar da küllerinden yeniden doğuyor bazıları.

Bunun nasıl olduğunu İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Melih Boydak'ın bilimsel makalesini referans göstererek anlatayım: