İsrail'in Filistin'e attığı bombalarla 60 bini aşkın masum insan yaşamını yitirdi bugüne kadar.
Yine İsrail'in gıda yardımlarını engellemesi yüzünden her gün çoğu bebek ve çocuk onlarca Filistinli açlıktan hayatını kaybediyor.
Kısa sürede Gazze'yi tümüyle işgal edebilir İsrail. Hatta burada Trump Hotel ve Trump AVM'yi kurabilir, çeşit çeşit restoran ve kumarhane açabilir.
Ama bana kalırsa savaşı kaybediyor.
Kameralar bombaları yeniyor çünkü.
***
İsrail'in yaptığı her katliam ve zulüm ilk günden itibaren bölgedeki gazetecilerin kameraları ve sivil halkın cep telefonlarıyla kaydedilip anında servis ediliyor dünyanın dört bir yanına.
Bu görüntüleri izleyen hemen her ulustan milyonlarca insan İsrail'i soykırım yapmakla suçluyor, büyük öfke duyarak protesto mitingleri ve yürüyüşleri düzenliyor.
Uzun süre İsrail'in yanında yer alan hatta ona silah yardımında bulunan Avrupa ülkelerinin hükümetleri bile artık ağır kamuoyu baskısına dayanamayıp Filistin devletini tanıyacaklarını açıklıyorlar tek tek.
***
Önümüzdeki aylarda olmasa da yıllarda İsrail'in bugünkü yöneticilerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde savaş suçluları olarak yargılanıp ağır cezalar almaları sürpriz olmayacak.
Atalarımızın "Zulümle abat olanın akıbeti berbat olur" sözü eminim ki bir kez daha doğru çıkacak.
***
MOHSEN'İN SON NEFESİ
Ünlü yazar ve müzisyen Zülfü Livaneli, Gazze'de yaşanan dramı yazdığı "Mohsen'in Son Nefesi" şiirinde şöyle anlatıyor:
Duydunuz mu bilmem
Şu anda tam şu anda
Bir Gazze sokağında
Son nefesimi verdim ben
Umurunuzda mı onu da bilmem
Ama bir dakika önce ayaktaydım
Şimdi paramparça yerdeyim ben
Geçen hafta amcam dün annem
Bugün kardeşim ve ben
Üstelik niye öldüğümüzü bile bilmeden
Tik tak tik tak ve çekildi tetik
Şu anda şu saniyede
Bir ölüyüm artık ben
Gazze'nin bir sokağında
Oyun oynarken ruhsuz bir sayıya dönüşen
Haberlere yirmi bin küsur diye geçen
İşte o küsurum ben
Said'in kardeşi, Hasna'nın oğlu Mohsen
Ey analar ey babalar
Hayır duanızı eksik etmeyin üstümüzden.
***
"CS"NİN ATEŞLİ SAVUNUCUSUYDU...
Geçen hafta yaşamını yitiren Halil Şıvgın'dan herkes "Eski Sağlık Bakanı" olarak söz etti.
Oysa o aynı zamanda Türkiye'nin mutlaka Cumhurbaşkanlığı Sisteminin (CS) yönetilmesi gerektiğini ısrarla savunan, parlamenter sistemin, özellikle de koalisyonların zorunlu olduğu dönemlerde ülkeyi krizden krize sürüklediğini belirten bir isimdi.