Dürüst gazeteci, örnek siyasetçi
Altan Öymen, CHP Genel Başkanlığı, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı ve milletvekilliği yapmıştı. Ama bana kalırsa gazetecilik ile yazarlığı bu görevlerinin ötesindeydi ve en başarılı olduğu alanlardı.
Cumhuriyet tarihiyle ilgili çok kitap okudum. Ne var ki onun "Bir Dönem Bir Çocuk", "Değişim Yılları", "Öfkeli Yıllar", "Ve İhtilal", "Umutlar ve İdamlar" kitaplarındaki titiz araştırmacılığa, anılarına da sıkça yer verdiği usta anlatıma hiçbirinde rastlamadım.
Bir örnek vermek istiyorum.
10 Kasım 1938'de ilkokula henüz başlamış bir çocuktu.
Atamızın vefatını ve sonrasında yaşananları "Bir Dönem Bir Çocuk" kitabında şöyle anlattı:
"Ölüm 10 Kasım sabahı saat 9'u 5 geçe olduğu için haberi o sabahki gazetelerde yoktu. Biz okuldayken, sanırım bir teneffüs zamanında birdenbire gelen haber hızla yayıldı. Herkes ağlamaya başladı. Öğretmenler, görevliler ve biz çocuklar birbirimize baka baka uzun uzun ağladık.
Bir süre sonra bizi eve gönderdiler. Evde de durum aynıydı. Anneannemin, annemin gözleri kan çanağı gibiydi. Babam işindeydi. Radyoda matem müziği çalıyordu. Sonra eve Ulus'un ikinci baskısı geldi. İlk sayfası bugün bile gözümün önündedir. Birinci sayfası siyah çerçeveyle kaplıydı. Ölüm haberi, 'Kurtarıcını ve en büyük evladını kaybettin. Türk milleti sen sağ ol!' diye verilmişti.
Atatürk başımızdayken her şey giderek daha iyi olacak düşüncesi genel bir inanç halindeydi. Peki, Atatürk başımızda değilken ne olacaktı"
***
1955'de Demokrat Parti iktidarının CHP'nin mallarına el koyma kararını protesto etmek için yapılan gösterilere katılmış, polislerce yakalanmıştı. Neyse ki bu gözaltı tutuklamayla sonuçlanmadı.
1972'de ise trajikomik bir olay geldi başına.
"Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edilmesin" diye bir imza kampanyası başlatmıştı.
O günlerde tesadüf bu ya idamları önlemek isteyen bir grup da 22 Ekim 1972'de THY'nin İstanbul-Ankara seferini yapmakta olan Truva isimli uçağını Sofya'ya kaçırmıştı. Uçakta olup rehin alınanlar arasında İsmet İnönü'nün oğlu Ömer İnönü de vardı.
Olayı soruşturan savcı, imza kampanyasıyla uçak kaçırma olayı arasında bağlantı kurmuş, onun, Zülfü Livaneli'nin ve Erdal Öz'ün de aralarında bulunduğu birçok kişiyi gözaltına aldırmıştı.
Verdikleri ifadelerde özetle, "Biz zaman zaman uçak kaçırırız ama zamanında yani hareket saatinde havaalanında olamadığımız için kaçırırız. Bu olayla herhangi bir ilgimiz yoktur" demelerine karşın tutuklanıp cezaevine gönderilmekten kurtulamadılar.
Cezaevinde 2.5 ay kaldı. Bu süre zarfında da boş durmadı. Tüm zamanını Fransızcasını geliştirmek için çalışarak geçirdi.
***
Altan Öymen, kuruluşu için büyük emek harcadığı ANKA Ajansı'nı yönetirken CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in, "Sizi partimizden milletvekili yapmak istiyoruz" demesi üzerine ajansı arkadaşlarına teslim edip siyasete atıldı. 1977'de önce Ankara'dan milletvekili, ardından kısa bir süre Turizm ve Tanıtma Bakanı oldu.
Oturduğu koltukla değer kazananlardan değildi, oturduğu koltuğa değer kazandıranlardandı.
***
Milletvekilliği 12 Eylül 1980'deki askeri darbeyle sona erdi, pek çok arkadaşı gibi ona da siyasi yasak geldi.
Tekrar gazeteciliğe ve yazarlığa döndü.
***
Siyasete dönüşü ise ancak 1995 seçimiyle mümkün oldu. Bu kez İstanbul'dan CHP milletvekili olarak seçildi.
1999 seçiminde partisi barajı aşamadığı için Meclis dışında kaldı. Kendisini başarısızlığın sorumlusu gören Genel Başkan Deniz Baykal'ın istifa etmesi üzerine kurultay tarafından genel başkanlığa seçildi.