"Barış havarisi" Nobel!

ABD Başkanı Donald Trump "Nobel Barış Ödülü" almayı çok istiyor. Çünkü İran'da, Gazze'de barış onun sayesinde gerçekleşmiş. Eğer Ukrayna Savaşı'nı da durdurursa gerçek bir "Barış havarisi" olacak(!)

Bana göre Trump, bu barış ödülünü çoktan hak etti. Çünkü bu ödüle adını veren Alfred Nobel ile çok yönden benzerliği var. Hiç düşündünüz mü, birçok alanda adına ödül dağıtılan bu "Barış havarisi" adam kimdir

Gelin şu barışsever (!) savaş zengininin hayatını kısaca bir inceleyelim:

1833 yılında varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Stockholm'de dünyaya gelen Alfred, ailesiyle birlikte beş yaşında St. Petersburg'a gider. Babası İmmanuel Nobel Rus ordusuna silah satmaktadır. Kırım savaşı bitince işleri bozulan babasıyla birlikte tekrar Stockholm'e döner. Burada nitrogliserini patlayıcı olarak kullanmak için çalışmalar yaparken 1864 yılında laboratuar bir infilakla havaya uçar. Patlamada ölen üç kişi bu patlayıcı hevesinin ilk kurbanları olur.

Ama bizim barış yanlısı genç Nobel, güçlü bir patlayıcı bulmaya azimlidir. Yeniden kurduğu laboratuarda hayatının en büyük keşfini yapar ve 1866 yılında dinamiti icat eder. Önceleri yol inşaatlarında ve tünel yapımında kullanılan dinamit, daha sonraları bir savaş aracına döner. On binlerce insan dinamitle hayatını kaybederken, kendisi de milyonları cebe indirir.

Barışsever (!) Alfred bundan çok üzüntü duyar ve servetini barış ödülleri dağıtmak üzere kurduğu vakfa bırakır. Böylece vicdan azabından kurtulacağını zanneder. Paris'te aleyhindeki kampanyalar üzerine İtalya'nın San Remo şehrine yerleşir ve burada 10 Aralık 1896 tarihinde ölür. Öldüğü gün bir İtalyan gazetesinin attığı manşet şöyle olur: "Ölüm taciri öldü" (Le marchand de la mort est mort)

Alfred Nobel ile Trump'ın benzerlikleri gördüğünüz gibi çok fazla. İkisi de savaştan, silahtan ve kandan beslendiği halde "Barış havarisi" rolünü çok güzel oynuyorlar. Kanatlarının altına gizlenmiş ölümcül bombaları gizleyen bu barış güvercini, çevresini tehdit etmek için bazen asıl yüzünü gösteriyor. Fakat hiç kimse onun gerçek kimliğini merak etmiyor. Artırılmış gerçeklik sayesinde herkes güvercinin ağzındaki zeytin dalına odaklanmış durumda.

Batılı emperyalist güçlerin en önemli taktiklerinden biri, kendilerini gündemde tutmak için uluslararası büyük ödüller vermektir. Sömürülmüş ve aşağılık kompleksi içinde boğulmuş olanlar da onları takip ederek, ya alkışlar veya eleştirirler. Her ikisi de onların ekmeğine yağ sürmektir. Çünkü karşısındakilerin her zaman reaksiyon göstermesini ve asla aksiyoner olmamasını isterler.