Edebiyatçının hayatında şehirlerin belirleyici bir rolü var. Her şehir kendi ruhundan, tarihinden, rahlesinden, ahenginden bir nefha yüklüyor sanatçıya. Çorum da benim yolculuğumda taze toprak kokusuyla kalbimi boyayan bir yağmur sabahı; anlatan, hatırlatan, istikametine yardımcı olan, yenilenmiş hissettiren bir güzergâh.
Bu yıl, 10-19 Ekim tarihleri arasında on ikincisi düzenlenen Çorum Kitap Günleri, TSO Fuar Merkezi'nde icra edildi. Seksenin üzerinde yazar ve yayınevinin davet edildiği fuar alanı, kitaplar kadar söyleşi ve imza programlarına da ev sahipliği yaptı. Pek çok bürokratın, sivil toplum kuruluşunun, edebiyatçının, bölge insanının katıldığı açılış töreninde bölgenin en büyük kitap fuarlarından birini organize ettiklerinin altını çizen Çorum Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, kılıçla fethedilen toprakların kalemle ihya ve inşa olduğunu ifade etti. "Biz ne kadar kılıç medeniyetiysek o kadar kalem medeniyetiyiz" diyen Aşkın, medeniyetin ve kültürün isteğine cevap vererek düşünce ve kültür insanlarını yeni nesillerle buluşturmaya devam edeceklerini vurguladı. Geleneksel Kitap Günleri açılışını şair Nurullah Genç ve onun "Kelimenin Esrarı" adlı söyleşisiyle ile yaptı. Talha Bora Öge, Miraç Çağrı Aktaş, Şükrü Erbaş, Alaattin Karaca, Ahmet Turgut, İhsan Süreyya Sırma, Halit Ertuğrul, Sinan Yağmur, Pelin Çift, Erhan Afyoncu, Thomas Taylor gibi pek çok değerli ismin kitapseverlerle buluştuğu etkinlikte Şehir Defteri Dergisi yazarlarından Ezgi Fatma Açıkgöz, Halit Yıldırım, Mustafa Uçurum, Eyüp Akyüz, Bilal Can, Ethem Erdoğan gibi önemli kalemler de yer aldı.
Takvimler 16 Ekim'i gösterirken sabahın ilk ışıklarıyla yola koyuldum. Dört buçuk saatlik otobüs yolculuğunun ardından gençlerimle Zamanda Bir Pusula üzerine söyleşi yapmak için Hayrettin Karaman Kız Anadolu İmam Hatip Lisesine girdim. Henüz okulun bahçesine adım atar atmaz etrafı cıvıl cıvıl bir şenlik yerine dönüştüren kermesle karşılaştım. Kurum o günkü kermesi Gazze yararına düzenlemiş. Söyleşiden önce kurum müdürü Ahmet Metin Duran'la kısa bir hasbihâl gerçekleştirdik. Ahmet Metin müdürüm donanımlı, güler yüzlü ve oldukça pozitif bir idareci. İşin doğrusu girdiğim pek çok okulda gençler için çizilen olumsuz tablo ile burada karşılaşmadım. Bilakis çocukların kuşaklara ayrılmasının dine ve kültüre uygun olmadığına inanan bir bakış açısı kucakladı beni. Ahmet Metin hoca kuşaklara ayırmanın ve adlandırmanın Batı dayatması olduğuna inanan, sevgiyle büyüyen çocukların erdemlerini ve değerlerini kaybetmeyeceklerini düşünen yapıcı bir mana iklimine sahip. O da benim gibi "anne babaya bağımlı çocuk" kalıbına karşı, "bırakalım çocukları, bağımlılıkları ana babaya olsun" temennisi ile çerçeveliyor sohbetimizi. Yakın zaman önce evladını kalp krizinden kaybetmiş, "keşkeler değil iyikiler biriktirdiği" için müsterih. Açıkçası söyleşiden önce böyle dev bir tefekkür ve teslimiyetle karşılaşmak sarstı, etkiledi beni…
Hayrettin Karaman Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin ortaokul kısmı hafızlık programına dâhil edilmiş. Müdürümüzün dokuzda pekiştirme sınıfı açmak gibi bir arzusu var, zira bazı çocukların vaktiyle yetişemedikleri için içlerinde ukde kalması onu mahzun ediyor.
Konferans salonunda müdürümüz Ahmet Metin Duran, müdür yardımcımız Mustafa Yeşil ve Felsefe öğretmenimiz Döndü Emir eşlik ediyor bize. Yüzlerce güzeller güzeli kız öğrencinin meraklı bakışlarıyla armoni oluşturuyor kelimelerim. Melike güzel yüzü ve şiire benzer ses tonuyla okuyor özgeçmişimi. Söyleşi esnasında gençlerin heyecanları, şevkleri, merakları mutlu ediyor beni. Rabia, Meryem, Hira Nur, Aylin gibi pek çok kıymetli öğrenci şiir yazıyor. Sevgili Tuba'nın bir cinayet romanı kaleme aldığını öğreniyorum, içimde bir yerlerde gizlenen roman yazabilme özlemi açığa çıkıyor. Rabia, İleyda, Kübra, Rukiye, Melike, Meryem, Tuba, Hira Nur, Aylin, Rüveyda, Dicle, Zeliha, Rümeysa sorularıyla programa katkı sağlıyor, her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Derslerinin ve hafızlık programlarının yanı sıra kalem faaliyetlerinde olan güzel gençler müdürümüzü etkiliyor, oracıkta bir atölye arzusu dile geliveriyor…