Türkiye, terörle mücadelede tarihîbir döneme girdi. PKK terör örgütünün kendi kendini feshetmesiyle birlikte, silahların gölgesinde geçen uzun yılların ardından ülke artık yeni bir sayfanın eşiğinde. Bu sayfa yalnızca güvenliğin değil, adaletin de yeniden yazılacağı bir dönem olmalı. İşte tam bu noktada Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulanMillîBirlik, Demokrasi ve Kardeşlik Komisyonu, terörsüz bir geleceğin hukuk mimarisini inşa etme sorumluluğunu üstlenmiş durumda.
Komisyonun dünkü üçüncü toplantısında, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Hukuk Politikalarından Sorumlu Fethi Yıldız'ın yaptığı konuşma, yalnızca teknik bir düzenleme çağrısı değil, aynı zamanda toplumsal vicdana hitap eden bir manifesto niteliğindeydi:"Yeni bir infaz yasası şarttır."Yıldız'ın altını çizdiği temel gerçekler, hukukun en saf hâliyle neyi amaçladığını hatırlatıyor. Cezanın amacı toplumu suçtan korumaktır. Islahın amacı ise hükümlü ya da tutuklunun yeniden suç işlemesinin önüne geçmektir. Bu iki hedef birlikte düşünüldüğünde, adalet yalnızca cezalandırıcı değil, aynı zamanda toplumu iyileştirici bir güç hâline gelir. Ancak mevcut infaz sistemi, yıllar içinde yapılan yamalı değişikliklerle karmaşıklaşmış, eşitlik ilkesinden sapmalar oluşturmuştur...Bugün itibarıyla cezaevlerinde340 bin erkek hükümlüve51 bin erkek tutuklu,15 bin kadın hükümlüve3.800 kadın tutukluolmak üzere toplam409.800kişi bulunuyor. Bu durum, kimi koğuşlarda kapasitenin çok üzerinde bir sayıda mahkûmun kalmasına yol açarken, bazı mahkûmların daha rahat şartlarda yaşaması da insan onuru açısından kabul edilemez bir çelişkiyi ortaya çıkarıyor. Sayın Yıldız'ın ifadesiyle, "İnfaz uygulamasında ayrım yapılmaması gerekir"hükmü, uygulamada da gözetilmesi gereken temel bir ilke olarak öne çıkıyor.En çarpıcı örneklerden biri,31 Temmuz 2023'te çıkarılan ve kamuoyunda"Kovid Yasası"olarak bilinen düzenlemede yaşandı. Aynı tarihte suç işleyen iki kişiden, dosyası hızlı tamamlanan düzenlemeden yararlanırken, yargı süreci geciken diğer kişi hâlâ cezaevinde.Burada suç aynı, ceza aynı, ama infaz farklı.Bu adaletsizlik, yaklaşık45 bin insanıdoğrudan etkiliyor. Bu sayı, onların aileleriyle birlikte yüz binlerce vatandaşın hayatına dokunan bir mesele demek.Bu tablo, tek başına hükûmete veya muhalefete yüklenerek çözülemez. Bu, Meclis'teki tüm partilerin omuz omuza vermesi gereken millî bir meseledir. Çünkü"Terörsüz Türkiye"yalnızca silahların bırakılmasıyla değil; adaletin, hangi görüşten, hangi kimlikten olursa olsun herkes için eşit işlemesiyle mümkündür.Yıldız, konuşmasında dünyanın çeşitli ülkelerindeki infaz uygulamalarına da değindi.İngiltere, Finlandiya, İtalya ve Polonya'da cezaların yarısı cezaevinde, yarısı toplum içinde infaz ediliyor. Belçika'da bu oran üçte bire kadar düşüyor.