Kent Uzlaşısı mı, Yurt Uzlaşısı mı

Türkiye'de muhalefetin içine sürüklendiği çelişkiler artık sadece siyasi beceri yoksunluğu değil; yer yer devlet aklına karşı bilinçli bir meydan okumaya, yer yer de millet vicdanını hiçe sayan bir akıl tutulmasına dönüşmektedir.

Bugün CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yaptığı açıklamalar, bu çelişkinin ne kadar derinleştiğini ve muhalefetin stratejik pusulasını nasıl kaybettiğini açıkça ortaya koymuştur. Özel'in kullandığı iki kavram dikkat çekicidir:

Kent UzlaşısıveYurt Uzlaşısı.

Önce bir hatırlatma:

Kent Uzlaşısı, 2024 yerel seçimlerinde, özellikle İstanbul'da, CHP'nin DEM Parti ve Kandil çevresiyle kurduğu açık-gizli ittifakın adıdır. Bu ittifak sayesinde Ekrem İmamoğlu yeniden belediye başkanı seçilmiş; ancak bu sonuç, milletin aklında ciddi sorular, gönlünde ise derin bir kırıklık bırakmıştır.

Şimdi ise Özgür Özel, bu ortaklığı aklamaya çalışırken, daha da ileri giderek"Yurt Uzlaşısı"gibi uydurma bir kavram ortaya atmaktadır. Diyor ki:

"Kent uzlaşısını suç diye tanımladılar. Onlar Öcalan'la yurt uzlaşısı yaptı."

Bu açıklama, sadece siyasi bir savunma değil, aynı zamanda devletin terörle mücadelesine doğrudan saldırıdır. Çünkü burada "yurt uzlaşısı" diye itham edilen şey; aslında Türkiye'nin uzun yıllardır terörü tasfiye etmek için yürüttüğükararlı ve çok boyutlu güvenlik politikaları, yani tam da bizim savunduğumuzTerörsüz Türkiyevizyonudur.

Oysa biz biliyoruz ki:

"Yurt Uzlaşısı"gibi kavramlar, terörle mücadeleyi sulandırmak için uydurulan bir ajans kurgusudur!

"Kent Uzlaşısı"ise terörle çıkarlar için uzlaşmanın bizzat kendisidir.

CHP, bir yandan daha önce DEM'le yaptığı ittifakı"kent uzlaşısı"olarak yumuşatmaya çalışırken, diğer yandan devleti"terörle uzlaştı"diye suçlamaktadır. Bu, yalnızca bir çelişki değil,devlet-millet birliğini hedef alan tehlikeli bir propaganda biçimidir.

Bugün CHP'nin terörle arasına çizgi çekmek bir yana, bu çizgiyi bilinçli olarak silikleştirdiği açıktır. 2024'te yerel seçim pazarlıkları yapılırken Kandil'den gelen açıklamalarla uyumlu bir şekilde yürütülen yerel siyaset mühendisliği, milletin hafızasında çoktan mahkûm edilmiştir. Listelere sokulan bazı isimlerin sicili, aidiyetleri ve söylemleri; bu ortaklığın yalnızca"oy hesabı"olmadığını, bir irade ittifakına dönüştüğünü göstermektedir.

Bu noktada sormak gerekir:Eğer siz "Kent Uzlaşısı"nı meşru bir demokratik strateji olarak görüyorsanız, neden "Yurt Uzlaşısı" diye itham ettiğiniz devletin terörle mücadele politikalarına saldırıyorsunuz

Aslında Özgür Özel'in yaptığı şey, devleti hedef göstererek kendi sorumluluğundan kaçmaktır.

Geçmişte DEM'le yapılan kirli ittifakı meşrulaştırmak için"onlar da yaptı"demek; siyaset değil,çocukça bir suç ortaklığı savunmasıdır.

Üstelik Sayın Özel'in bugün Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelttiği seviyesiz ithamlar, yalnızca siyasi ahlâk değil, millî haysiyet sorunudur.

Bir liderin "muhakeme yeteneğini yitirdi" demek; yalnızca Sayın Erdoğan'a değil, ona oy veren milyonlara, bu milletin ferasetine ve sağduyusuna da hakarettir.

Oysa bilinmelidir ki: Sayın Cumhurbaşkanımız ve MHP lideri Sayın Bahçeli'nin durduğu yer; bu milletin güvenliğe, bağımsızlığa ve istikrara duyduğu özlemin adı olmuştur.

Bugün devletin terörle yürüttüğü mücadele, sahada Mehmetçiğin, masada MİT'in, sınır ötesinde Türk diplomasisinin omuzladığıbir millî beka vizyonudur.

Biz buna"Yurt Uzlaşısı"değil, "Terörsüz Türkiye" deriz.