Türk siyasetinde bazı günler vardır ki, bir partinin iç dünyasını, zaaflarını ve çöküşünü bütün çıplaklığıyla ortaya koyar. Cumhuriyet Halk Partisi için geçtiğimiz gün böyle bir gündü. Bir yanda Özgür Özel, kürsüden Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a sesleniyor,"Turpun büyüğü heybede, 12'yi bekle"diyerek hamasi bir meydan okuma sergiliyordu. Diğer yanda, 23 yılını CHP'ye adayan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu AK Parti'ye katılım töreninde"Alnım ak, başım dik"sözleriyle CHP defterini kapatıyordu.
Bu iki tabloyu yan yana koyduğunuzda ortaya çıkan manzara nettir:CHP artık hamasi nutuklarla günü kurtarmaya çalışan, ama içeride çürüyen bir yapıya dönüşmüştür. Çerçioğlu'nun istifası, Özel'in balon siyaseti için en gürültülü patlama olmuştur.CHP'nin balon siyasetiCHP uzun zamandır "iktidarı bitirme"iddiasını, içeriksiz bir siyaset diliyle besliyor. Meydanlarda kurulan büyük cümleler, ne toplumsal gerçekliğe ne de parti içi ahlaka denk düşüyor. Çünkü söylem ile eylem arasında uçurum var. Kendi evini yönetemeyen, başkasının kalesini fethedemez.CHP bugün kendi evini yönetmekten acizdir.Özgür Özel'in Sayın Cumhurbaşkanı'mıza meydan okuması, aynı gün partisinin en güçlü belediye başkanlarından birini kaybetmesiyle anlamını yitirmiştir. Bu, siyaset sahnesinde sadece bir zaaf değil; aynı zamanda CHP'nin entelektüel ve etik iflasının açık ilanıdır.Özlem Çerçioğlu'nun istifası bir koltuk kavgası değildir.Onun sözlerinde, partinin içine işlemiş antidemokratik zihniyetin ifşası vardır. Çerçioğlu, "Hem benim temel prensiplerim olan hem de Aydınlılara ve aileme verdiğim dürüstlük, yasalar çerçevesinde hizmet, kamu ahlakından taviz vermeme ilkeleri nedeniyle CHP ile aynı yolda yürüme imkânım artık bulunmamaktadır"derken, aslında CHP'nin kendi iç hukukunu kaybettiğini haykırıyordu.Bu, sıradan bir serzeniş değil; ahlaki bir iddianamedir. CHP yönetimi, üyelerine karşı şeffaf ve adil davranma yeteneğini kaybetmiş, eleştiriyi bastıran, itirazı susturan bir mekanizmaya dönüşmüştür. Politik erdem dediğimiz şey tam da burada kaybolmuştur. Çünkü politik erdem, sadece rakibe karşı cesur olmak değil; kendi dostlarına da adil davranabilmektir. CHP bugün bu erdemden tamamen kopmuştur.CHP'nin yaşadığı asıl kriz, entelektüel bir çölleşmedir. Partinin tek malzemesi"hükûmet karşıtlığı"dır. Ne iktisat politikalarında, ne dış ilişkilerde, ne de toplumsal uzlaşma konusunda yeni bir vizyon ortaya koyabiliyor. Kendi fikir üretme kabiliyetini kaybetmiş, günü kurtaran popülist söylemlere mahkûm hâle gelmiştir.Özgür Özel'in Sayın Erdoğan'a karşı dile getirdiği "Tayyip Bey hani 'Turpun büyüğü heybede' diyorsun ya. Heybede tutmayacağım, yarın 12.00'yi bekle." çıkışı, işte bu boşluğun ürünüdür:İçerikten kopuk, slogana indirgenmiş bir muhalefet.Çerçioğlu'nun istifası bu boşluğun içeriden gelen en sert itirafıdır.Çerçioğlu'nun AK Parti'ye geçmesi yalnızca bir parti değiştirme hadisesi değildir. Bu sahne, CHP'nin içten çöküşünün sembolik ilanıdır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın törendeki sözleri, bu gerçeği daha da görünür kıldı: "