Sınavlar ve çocuklar
Çocuklarımız gelecekleri adına birçok sınava giriyor. Çalışıyor çabalıyor.
Bir sınav salonunda oturduğunuzu hayal edin. Önünüzde bir kâğıt, sorular sıralanmış. Kaleminizden çıkan her işaret , bilgilerinizi ortaya koyar, notlarınız kaderinizi belirler gibi görünür. Bu sahne hepimize tanıdık gelir.
Çünkü çocukluğun ilk yıllarından itibaren sınavların başarı göstergesi olduğuna inandık . Akademik başarı bir çok güzelliğin yolunu açıyor elbet. Ancak hayatın gerçek sınavlarına dair öğretilerimiz de olmalı. Bir çocuk Mutlu olabilme bilgisini ailesinden çevresinden öğrenir. Kaygılı, negatif eksenli düşünce yapısını da.
Okullarda en iyi öğrenciler arasında olmak, kariyer basamaklarını hızla çıkmak ya da birikimlerle dolu bir özgeçmiş hazırlamak, şüphesiz ki büyük emek ve disiplin gerektirir. Bunlar, hayatın iyi yönlerini şekillendiren taşlardır. Ama o taşlar, mutlu bir ruhu inşa etmeye temel değildir. Çünkü mutluluk, hiçbir sınavın notuyla ölçülemez.
Sevdiğiniz bir iş yapabilirsiniz, adınız başarıyla anılabilir, hedeflerinizin çoğunu gerçekleştirebilirsiniz. Yine de sabah aynada gördüğünüz yorgun bir yüz veya günün sonunda hissettiğiniz anlamsızlık duygusu, mutluluğun sadece dış başarılarla elde edilemeyeceğini fısıldar. Çünkü mutlu olmak, bilgiyle değil, kalple yapılan bir çabadır.
Kalbin Sınavı kolay sorulardan oluşur aslında. Uygulama kısmında sınıfta kalınabilir.
Bu sınav, kimseye gösterilmeyen derin sorularla gelir
"Sevdiklerinle yeterince zaman geçiriyor musun"
"İç huzurun yerinde mi"
"Hayatın koşuşturmacası içinde, gerçekten yaşadığını hissediyor musun"
Kalbin sınavı, akademik ya da mesleki başarılarla doldurulamaz. Bu sınav, minnettarlıkla, şükürle beslenir. İnsanlara duyduğunuz sevgiyle, anı yaşayabilme gücünüzle, hayatta küçük detaylarda mutluluğu bulabilme becerinizle kazanılır.