"Berlin'de hâkimler var!"
Brecht'e de atfedilen ve arkasında uzun bir hikâyesi olan bir özdeyiş.
Anlamı açık: mutlak gücün keyfiliğine, zulmüne, zorbalığına karşı bıkmadan, yılmadan girişilen ve ümit kesilmeyen bir adalet arayışı.
Kerim Han başkanlığındaki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM), İsrail Başbakanı Netanyahu ile eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında "savaş suçları" ve "insanlığa karşı işlenen suçlar" kapsamında aldığı tutuklama kararı, insanlığın sustuğu, unutulduğu bu zamanlarda bile adalete olan inancın hepten yitirilmediğini gösteriyor.
İtalya'nın en saygın siyasi düşünürlerinden, ünlü hukukçu Luigi Ferrajoli bu bağlamda şöyle söylüyor:
"UCM kararı hâlâ uluslararası hukuk diye bir şeyin olduğunu ve de Lahey'de yargıçların bulunduğunu, kontrolsüz gücün sınırları bulunduğunu kanıtlıyor. Bize Filistinlilerin insan olduğunu hatırlatıyor."
İfadedeki "hâlâ" vurgusuna dikkat çekerim.
Dünya nerelere sürüklendi
Yani "hukuk"un hiç olmadığı, yok sayıldığı bir uçurumun kıyısındayız. "Filistinlilerin insan olduğunu" hatırlatmak bile cesaret gerektiriyor!
Hukukun ve insanlığın -ki at başı giden şeyler bunlar- göz önünde savsaklandığı dönemlerden geçiyoruz.
Böyle olmasa Biden görevi devralacak ezeli, ebedi rakibi Trump'a taş çıkaracak bir açıklık ve küstahlıkla alınan bu kararı "outrageousskandal, hangi cüret!" sözleriyle betimler mi
Yargıçlar belli ki hadlerini aşmışlar. Yazılı olmayan görünmez kırmızı çizgilerin dışına taşmışlar.
Başlarına kim bilir neler gelecek
'KRAL ÇIPLAK' DEMENİN BEDELİİsrail'in müttefikleri -ABD'ye giriş dahil- yargıçlara uygulanabilecek yaptırımlara şimdiden kafa yoruyor. Çatlak sesler arasında 2000'lerde kurulan UCM'yi kapatmak, lağvetmek önerileri dahi var.
Putin'i "savaş suçlusu" ilan etmek özetle "in".
Netanyahu'yu tartıştırmak "out".
Kararın Batı'nın her kural ve yargı ötesi "kanka"sına yönelik alınmış olması, başlı başına bu inisiyatifi "tarihi" kılmaya yetiyor.
Tepkilerin bu kerte aşırı ve panik olmasının nedeni, şimdiye değin uluslararası hukukun üstünde olduğu varsayılan İsrail'e açıkça "kral çıplak" denmiş olması.
Sen misin diyen
Biden'ın tepkisi ortada. Avrupa da geniş ölçüde kontrpiyede kalmış durumda.
Dört büyükler; İngiltere, Almanya, Franda, İtalya kaygan zeminde raks ediyor.
Fransa, Netanyahu'nun topraklarına ayak basması halinde ne yapacağını söylemiyor, "kararı kayda geçtiğini" bildiriyor.
Almanya, "İsrail'e özel sorumluluğundan" dem vuruyor.
İngiltere, "hukuki yükümlülüklerimiz baki ama varsayımla konuşmayalım" diyor.
İtalya Başbakanı Meloni, son derecede pragmatik "Bakarız!" buyuruyor.
"Sınırdan girdiği an tutuklarız" diyenler İspanya haricinde... beş küçük ülke: Avusturya, Slovenya, Hollanda, İrlanda, Güney Kıbrıs.
Onlar da karara çok bayıldıkları için değil, "hukukun üstünlüğünden" vazgeçmediklerini göstermek adına bu pozisyonu alıyorlar.