Kulaklarıma inanamadım.
Bir dönemin Milli Eğitim Bakanı (MEB) ve AKP kurucusu Hüseyin Çelik dolmuş, taşmış: "Hangi birini söyleyelim" diyerek başladı söze:
"Hanımefendi Galatasaray Üniversitesi'nde profesör olmuş. 35 yıl sonra Diploma iptal etmek ne ya İşletme Fakültesi'nin dekanı ve yönetimi onurlu bir tavır sergiledi ve 'Böyle saçmalık olmaz' dedi. Mensubu, öğretim üyesi, mezunu olduğum İstanbul Üniversitesi'nin böyle bir karara imza atmış olmasını, 1453'de kurulan Üniversite'ye yakıştıramıyorum. Yargı ve de üniversite gücün emrine girerse; üniversite saygınlığını, yargı adil olmayı kaybeder. Bu çok kötü bir şey. Burada bir yanlış varsa o işlemleri yapan üniversitenin suçudur. Ekrem İmamoğlu'nu veya o 28 kişiyi cezalandırarak vahim bir hata yapıyorsunuz. Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olmasaydı bunlar olacak mıydıTabii ki olmayacaktı. Yapılan doğru değil. Mensup olduğum parti de yapsa doğru değil..."
İmamoğlu'nun diplomasının önce yırtılıp, ardından kendisinin de demir parmaklıklar ardına atıldığı ilk günden beri söyleniyordu: "AKP de de vicdanı kanayanlar var" diye.
Çıkıp ta bir durum muhasebesi yapan olmadığı için inanmıyordum...
Varan 1: Hüseyin Çelik. Kitabın tam ortasından konuştu.
Bu yüzleşmeye kendisini iten şey büyük ihtimal, İmamoğlu ile aynı okuldan gelmesiydi. Okul son kertede aile denli önemli bir aidiyet. Eski MEB'i, tarihi 1453'e dek uzanan bir kurum olan okulunun, göz gözü görmeyen bir hesaplaşmaya malzeme olmasına içerlemişti.
'SİYASİ DAVA' FARKIEski bakan başka koşullarda muhtemelen bunca açık ve net olmayabilirdi. Ama konuya damardan girdi ve- özetle- "İmamoğlu aday olmasaydı, bunlar olmayacaktı!" dedi.
Kısaca siyasi bir davayla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmiş oluyor Çelik... Aynı değerlendirmeyi, bir başka biçimde, Ertuğrul Özkök dün t24'teki yazısında ifade ediyor; "Bu bal gibi bir siyasi davadır" diyor.
Özkök bu sonuca vaktiyle İstanbul Belediye Başkanı olan RTE'nın, birebir neredeyse aynı ithamlarla yargılandığı davaları, İmamoğlu davalarıyla karşılaştırarak yapıyor. Özetle, "Zamanında dönemin İBB Başkanının evine 20 araba ile bir baskın, ardından da 4 günlük gözaltı yapılmadı. Benzer gerekçelerle o dönem Başkan hapse gönderilmedi. Gizli tanıklar yerine somut belgelere dayanan ve de doğal mecrasında ilerleyen davanın bitiminde İBB Başkanı beraat etti" diyen yazar şu şekilde nokta koyuyor: "Türk halkı ve dünya kamuoyu bunun siyasi bir karar olduğunu biliyor. Bu kararla Türk yargısının itibarına ağır darbe vuruldu."
LE PEN'LE NEDEN FARKLIİmamoğlu davası sürekli olarak Fransa'da yolsuzluktan hüküm giyen, bu nedenle 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adaylığı engellenen "Le Pen davası" ile karşılaştırılıyor. Alakası yok. Le Pen, siyasi değil ama siyasi sonuçları olan hukuki bir dava.
Konunun, öncelikle Macron'un rakibini tasviyesi veya bununla ilgili bir algı bağlantısı bulunmuyor.
Bu, Macron için son dönem. Bundan böyle aday olmayacak.
Le Pen'e yöneltilen suçlamalar beri taraftan çok köklü ve eski, Elysee yıllarının çok öncesine uzanıyor...

79