Geç olmadan

"87 yaşındayım" diyor Jane Fonda; "Savaşı, baskıyı, başkaldırıyı, başkaldırı karşısında ağır sindirmeyi gördüm. Kah baştacı, kah devlet düşmanı ilan edildim. Ne ki yaşadığımız anın, hayatımın en korkutucu anı olduğunu söyleyebilirim."

Jane Fonda CNN'e konuşuyor.

Programı yöneten gazeteci kadın Dana Bash, "Bu söyledikleriniz çok ürkütücü" diye araya girecek oluyor...

Jane Fonda kısa ve öz: "Zaten çok ürkütücü zamanlar yaşıyoruz" diyerek yanıt veriyor.

"Aura"sından hâlâ hiçbir şey kaybetmemiş bu büyük Holywood efsanesiyle yapılan söyleşinin konusu, Trump'a karşı bizatihi yükselttiği "ifade özgürlükleri" bayrağı.

Jane Fonda hayatının artık bu son evresinde giriştiği son mücadelede, ABD anayasasının ilk maddesine yaslanıyor.

"Kişilerin ifade özgürlüklerinin ve barışçıl toplanma haklarının sınırlanamayacağını" ifade eden ve hemen neredeyse kutsallık mertebesinde dokunulmazlık atfedilen maddenin iki yüzyıllık bir geçmşi var.

Jane, bugünküne benzer biçimde 20. yüzyıl ortalarında saldırı altına giren bu maddeye karşı babası Henry Fonda'nın vaktiyle başlattığı direnişi hatırlatıyor ve direniş bayrağını ondan devraldığını söylüyor.

"Gazap Üzümleri"nin unutulmaz yıldızı Henry Fonda, 1940'larda, aralarında Frank Sinatra'nın da bulunduğu bir grup aktörle McCarthy döneminin cadı avına karşı, bu anayasanın ilk maddesi etrafında bir "ifade özgürlükleri mücadelesi komitesi" kurmuş.

Jane, şimdi bu baba mirası "McCarty'ciliğe karşı özgürlük komitesi"nin "2.0" versiyonunu Trump'a karşı ateşliyor.

Trump'ın birbiri ardına gelen sansür, yasak, tasfiye, fişlemeler zincirine karşı aktörler, sanatçılar, prodüktörler, yazarlar, menejerler, komedyenler ve kanaat önderlerinden oluşan bir imza kampanyası örgütlüyor.

'ANAYASAL MÜCADELE DAYANIŞMASI'

"Bu komite" diyor Fonda deklarasyonu: "Vaktiyle karanlık McCarthy döneminde kurulmuştu...O dönem, siyasi yelpazenin farklı kanatlarından Amerikalıların, 'anayasal ilkeleri korumak' adına yan yana gelmesi ile son buldu. Ne var ki baskıcı karanlık güçler geri döndü. Yeniden anayasal haklarımızı korumak için ayağa kalkma zamanı. Federal hükümet bir kez daha medya, yargı, akademi dünyası, eğlence sektöründeki eleştirel sesleri susturmak için zira. eşgüdümlü bir kampanya uyguluyor."

Aralarında Barbara Streisand, Angelica Huston, Sean Penn, Julianne Moore, Spike Lee, Nicolas Cage, Natalie Portman gibi Hollywood'un önde gelen isimlerinin bulunduğu 550 imzacı ile yola çıkan Jane Fonda; "Korkuyu ancak dayanışma ile yenebiliriz" diyerek ekliyor:

"Karanlığa karşı biricik silahımız sayılar. Zamanla yarıştayız. ok geç olmadan,tüm haklarımız gasp edilmeden konuşmalıyız!"

HANOİ JANE'İN DÖNÜŞÜ

Jane Fonda'yı gençlik yıllarımızda "Hanoi Jane" lakabıyla tanıdık.

Aynı yılların yıldızlarından Sofia Loren koca ve de çocuk peşinde koşarken, Brigitte Bardot St. Tropez'de gününü gün ederken, "Hanoi Jane" Vietnam protestolarına öncülük yapıyordu.

O yıllarda "femme objet/obje kadın" görülen Hollywood yıldızlarının, savaş karşıtı gösterilerde boy göstermesi görülmemiş bir şeydi. 70'li yıllarda sonra Watergate skandalıyla patır kütür devrilecek olan Başkan Nixon nitekim: "Bu kadının derdi ne" demişti: "ok iyi bir artist. Güzel de. Ama yanlış yolda!"