YPGSDG-Şam uzlaşısının küresel zemini

Bölge bir akla göre düzenleniyor ve bu aklın tepesinde, hem kurulmasında hem pratiğinde Türkiye bulunuyor

Terörist YPGSDG'nin teslim olmasıbiat etmesi, nefis Türk işçiliğine işaret ediyor

Başka oyuncular yok mu Var. Olmasa garip sayarız. Kimi müspet kimi menfi rol oynadılaroynayacaklar, bunun da tercümesi gerekiyor

Esad'a, "gel barışalım, kucaklaşalım" ile başlayan gambit, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin stratejik bir topu en geniş alana açması, Türkiye-Irak ilişkilerinin ve-dahi Kuzey Irak'ın uygun kıvama getirilmesi, Şam yönetiminin el değiştirmesi ve Esad'ın oyun dışı bırakılması, İran'ın yolculanması, Rusya'nın darlanması, nihayet pazartesi akşamı da SDGYPG'nin Şam yönetimine gelip, "nereyi imzalayacağız" demesi

Gelişmeler devam edecek ve bu süreci temkinle takip edeceğiz. Bu da normaldir. Dilimiz çok yandı. Ama cümle şudur; SDG kendini feshetmiş oldu. Arkasında (ABD politikası) ve içinde (PKK) olanlar daBu haliyle dahi tarihidir. Başka sayfadır. Az değil, çok şeydir!..

ABD'nin tutumu kuşkusuz en merak edilen noktaların başında geliyor. Suriye ve PKK konusunda Amerika'nın tarihi pozisyonundan gayrı Trump yönetimi uzun süredir sessiz. Ancak, o da bir soru üzerine Trump'ın, "Suriye'nin anahtarı Türklerin elinde" cevabı akılda kaldı. Bugünden bakıldığında haklılığı anlaşılmış olmalı. Ama, "bunun dışında bir şeye karışmadılar mı" sorusu yerindedir. Bunu tahlil edelim

SDGYPG'nin Şam yönetimi ile tokalaşmasından sadece birkaç saat önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar, Ankara'nın "haberdarlığını'aynı temkini son ana kadar sakladığınıkoruduğunu işaret ediyor. Ama küresel bağlama oturtuyor. Trump Amerika'sının yaklaşımını oradan anlayabilir miyiz

"Dış politikada son haftalarda yaşanan tartışmalar artık hiçbir şeyin eskisi gibi devam etmeyeceğini göstermiştir. Daha açık bir ifade ile, kural ve hukuk temelli olduğu iddia edilen küresel sistem çöküş evresine girmiştir. Uluslararası nizama balyozu en sert vuranlar ise sistemin banileridir. Hemen herkes, artık geri dönüşü olmayan bir yola girildiğini kabul ve ikrar ediyor. Eski sistemden çıkar sağlayanların kaygısının temel sebebi işte budur. Biz de tüm stratejilerimizi buna göre şekillendiriyoruz"

Trump Amerika'sının -ister "sistemin banileri" deyin ister "ClintonObamaBiden"cılar deyin, "artığa" dönüşmüşlerin Washington'daki karşılığı olan,- "derin devlet" diye anılan yapılara yüklenmesiyle ortaya çıkan konjonktür, Suriye'de yaşanan dönüşüme, "nasıl etki etti" diye de sormak gerekiyor

Pentagon ve CENTCOM başta olmak üzere, CIA ve Dışişleri Bakanlığı'na hakimetkili kliklerin Suriye'deki durumunda değişiklik olmadı mı Ya da terör örgütüne bakışlarında Evet ve muhakkak ayak sürüyerek, söverektir

CENTCOM komutanlarının geçtiğimiz ay içinde SDGYPG yapılarıyla gerçekleştirdiği görüşmelerde, nihayet anlaşmadan 3 gün evvel yaptıkları temasta neler konuşulduğunu henüz detaylarıyla bilemiyoruz ama "imzalamayın, teröre devam" dediklerini kimse sanmıyor!

Trump yönetiminin, benzerini Ukrayna-Rusya savaşında yaptığı gibi bizim bölgemizde de sorun istemediği gibi genel bir bakışı yaşananların üzerine giydirebiliriz. Prensip olarak kabul edilebilir ama detaylarda farklılıklar var!

ABD'nin Suriye yaklaşımı ile Avrupa ve İngiltere'nin bakışında nüanslar var. Washington, Suriye'de İran'ı hiç istemiyor, Rusya'yı sınırlanmış halde istiyor. Gelişmelerin İsrail'in çıkarlarına herhangi halel getirmesini de istemiyor. Şam yönetimi ile ilişkilerini koruyor ama mesela ülkedeki azınlıklar konusunda şart getiriyor. Pratiği Türkiye'ye bırakıyor, önünde durmuyor ama arkasında gözükmüyor.