'Küçük enişteye' kim yürek yedirdi

Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un, Avrupa'yı da tahrik ederek, Rusya'nın üzerine yürüyen açıklamalarının şaşkınlık yaratması normalMacron yakın zamana kadar Rusya ile ilişkilerin tamamen koparılmaması konusunda net politikalara sahipti. Arabuluculuk bile teklif etmişti. Öyle ki, Rusya Ukrayna'da yenilince (!) Moskova'nın küçük düşürülmemesi, Putin'in aşağılanmaması gerektiğini savunuyordu. Şimdiye kadar Doğu-BatıAvrupa-Rusya yolunu yapacak lider pozisyonuna yerleşen Macron bugün Anglosfer'in en keskin cephesine bayraktar yazılmış bulunuyorKimileri bunun nedenini haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine bağlıyor. Yanlış değil. Ancak sebeplerin içinde en küçük paya sahipBüyük pay ise Paris'i darlayan jeopolitikstratejik hayatın akışına uyamamakNÜFUZ ALANI 'EFENDİSİNİ' BOĞUYORAnımsayalım, kısa süre öncesine kadar Fransa, ABD ile de gergin anlar yaşamıştı. Cezalandırılıyordu; Avustralya'nın sipariş ettiği milyar dolarlık denizaltıların elinden çekilip alınması hafızalarda taze. Paris'in nasıl çıldırdığını yazan gazete kupürleri sararmadı bileAkdeniz ve Afrika'da, Türkiye ve Rusya karşıtı manevralarının da karaya nasıl oturduğunu birçok ülke müstehzi ifadelerle izlemeye devam ediyorFransa-Yunanistan yakınlaşması da anlamlı örnektir; Türkiye'yle bir çatışma halinde Fransa'nın yardıma geleceğini yazıyordu Atina gazeteleri. Bugün ise bizzat başbakanları, "böyle bir durumda yalnız kalırız, kimseye güvenilemez, ne Paris ne Washington parmaklarını bile kıpırdatmaz" mealinde konuşuyor. Macron muhtemelen Türkiye'ye yönelik tavrından pişmandır. Ancak artık geç. Ankara canına okuyor. Hele son dönem bölge şartları anımsandığında!Ermenistan meselesini açmayalım bile. Bugün de Fransa, Erivan'ı hem besleyip hem kışkırtmak konusunda kendini frenlemiyor. Fakat bu seferlik hamlelerini daha çok Rusya'ya yönelik anlamalıyızMESELE KITANIN GELECEĞİMacron hükümeti, Rusya'nın Ukrayna'da kazanması ihtimalini artık daha güçlü görüyor ve Avrupa'ya olası etkilerini analiz ettikçe paniği artıyorBunun içinde Batı düzeninin genel gerilemesinden başlayıp, on yıllardır korudukları, "Avrupa çekirdeğinin" çatlaması da var. Almanya ile ilişkileri berbat bir çizgiye geriledi. Berlin'de gerçekleşen son "Weimar Üçgeni" de, yani Almanya-Fransa-Polonya çizgisi de kendisini kurtaramayabilir. Zaten Ukrayna kadar 'kıtanın geleceğini" konuşmaları bunu gösteriyor Almanya, ABD-İngiltere çizgisine geçeli, daha doğrusu teslim olalı çok oldu. Fransa yalnız kaldı. Detayları sayfalar tutabilir ama özü şudur; Fransa artık jeopolitik bir güç olmadığı gibi, buna delalet eden ve geriye kalan ne varsa kaybedebilirAncak ıskalamayalım; Avrupa'nın gerilemesi Ukrayna savaşıyla başlamadı. Önce başlamıştı. Ukrayna hızlandırdı ve üzerine tuzbiber ekti. Bu yüzden yaşlı kıtanın birkaç iri diş ülkesi, kendilerine stratejik pozisyonlar yaratma yollarını aradılararıyorlar. Fransa da denedi. Ama şimdiye kadar olmadıTUTUNACAK DAL PARİS'İ TARTAR MIŞimdi Macron'un Rusya ile savaşmak için kara orduları gönderme fikri veya NATO'yu da itekleme aklı vitrine kondu ama 'ABD, AB, NATO, Rusya, Almanya, İngiltere ne cevap verdiye' bakmadan evvel, Fransız askerlerinin ne dediğini bilmek lazım. Fransız basınına konuşan emekli veya muvazzaf subaylar bu fikre hiç sıcak yaklaşmıyor. "ABD'nin peşinden çocuklarımızı ölüme gönderecek miyiz" sorusu üzerinden tartışılıyor konu. Herhalde kâfidirMerkezden kaçmayalım; Fransa açısından sorun, Avrupa'nın Ukrayna savaşının sonuna doğru değişme sinyalleri verenkesinleşen güç dengeleridirBu da Macron'un Avrupa'da kendine